30 Haziran 2007 Cumartesi

cumartesi kurabiyesi,un kurabiyesi

En sonunda koşturmalarla Kayseri'ye döndüm. Daha bavulu açmadan annelik sorumluluğu şeklinde kızımı yüzme kursuna yetiştidim.Şimdi hiç gitmemiş gibiyim.Bugün sizler için un kurabiyesi hazırladım.Hamuru ikiye bölerek yarısını kakaolu yarısını sade yaptım.Umarım beğenirsiniz.Hepinize iyi haftasonları!

Malzemeler:
1 paket margarin, oda sıcaklığında
1 kahve fincanı sıvıyağ
3 kaşık pudra şekeri
4 kaşık buğday nişastası
Alabildiği kadar un (4,5 - 5 bardak)
yarısı için 2 kaşık kakao ve 1 tatlı kaşığı su
Hazırlanması:
Margarin, sıvıyağ ve pudra şekerini krema kıvamına gelene kadar karıştırın. Nişasta ve unu ekleyerek hamuru yoğurun.Yoğurma aşamasında hamuru ikiye bölüp kakaoyu ve suyu ekleyelim. Daha sonra hamurdan uygun büyüklükte parçalar koparıpyuvarlayalım ve bıçakla verev şeklinde kesin ve üzerine bıçakla 2 çizik atın .Önceden ısıtılmış 160C fırında beyaz kalacak şekilde pişirin. Fırından çıkmaya yakın çikolatalı süsleri koyun üzerine.İsteyen pudra şekeri ile süsleyebilir.

28 Haziran 2007 Perşembe

Mangallı Tarifler

İstanbul günlerim keyifli geçmeye devam ediyor. Şansıma 50 dereceye varan sıcaklar var. Öğlen saatinde dışarı çıkmaya imkan yok. Ben de mecburen :))) alışveriş merkezlerine gidiyorum.Akşam da serin olur diye deniz kenarları tercihim....
Bu son iki günümde yapmayı istediğim bir sürü şey,görmeyi planladığım bir sürü arkadaşım olmasına rağmen ancak bir kaç tanesine vaktim kalacak. Sıcak ve trafik ,üstüste yapılmış programları gerçekleştirmeme imkan vermiyor. Neyse buna da şükür...
Cumartesi gününden itibaren iç anadolu'nun en güzel etkinliği olan mangallı haftasonlarına başlayacağız.Dostlarla güzel bir mangal sofrası herşeye değiyor. Siz de benim gibi mangal sevenlerdenseniz bir kaç önerim olacak...




MANGAL İÇİN ÖNERİLER
  • Izgara yapmadan önce bir baş kuru soğanı ikiye bölüp sulu kısmını ızgara teline sürerseniz etin ızgaraya yapışmasını engellemiş olursunuz.
  • Çöp şişlerin yanmasını engellemek için iki-üç saat suda beklettikten sonra kullanın.
  • Zamanınız kısıtlıysa eti önce mikrodalga fırında pişirebilir, sonra mangala atabilirsiniz.
  • Mangalda işiniz hem kısa sürecek hem de etin içi daha iyi pişmiş olacaktır.
  • Ateşin kor haline gelmesini beklerken biber ve soğanları mangalda pişirebilirsiniz.
  • Mangalda füme et yapmak istiyorsanız; eti mangalda yarı yarıya pişirin ve ateşten alın.
  • Ateşe ıslak dallar yerleştirin.
  • Eti tekrar mangala alın. Üzerine kubbe biçimli büyük bir kapak kapatın. Kapak dumanı hapsederek etin füme tadı kazanmasını sağlar.
  • Mangalla işiniz bittikten sonra ızgaranın telleri hala sıcakken metal bir fırçayla kazıyarak yemek artıklarını çıkarabilirsiniz.
  • Mangalda balık pişirirken tereyağını ızgaranın üstüne değil, balığın üzerine sürün.
  • Karidesleri şişlere uzunlamasına yerleştirin.
  • Ateşe düşme ihtimalleri azalır ve daha az kıvrılırlar.
  • Sebzelerin içinin iyice pişmesini istiyorsanız önce 3 dakika mikrodalgada pişirin. Üzerlerine zeytinyağ sürüp mangalda bir süre daha pişirin.

TERBİYE HAZIRLAMAK İÇİN 5 KURAL
  • Terbiyeler yemeklerimize verdikleri lezzetin yanında sert et parçalarını da yumuşatırlar. Etinizi terbiye etmek için cam, porselen veya plastik kaplar kullanın.
  • Alüminyum ve diğer metallerden kötü bir tat bulaşabilir. Fazla derin olmayan bir kap kullanırsanız, terbiye daha fazla yiyecekle temas eder.
  • Saatte en az bir kez etinizi çevirmeyi unutmayın. Deniz ürünleri en çok bir saat, kemiği çıkarılmış tavuk göğsü en çok iki saat terbiye edilmelidir. Daha fazla bekletirseniz et dağılır.
  • Sığır etini ise bir gün veya daha uzun süre terbiyede bekletebilirsiniz. Eti terbiye ederken buzdolabında bekletmeye özen gösterin.
  • Oda sıcaklığında zararlı bakteriler çok daha hızlı çoğalır. Artan terbiyeyi etinizi yerken sos olarak kullanmak isterseniz, çiğ etten bulaşmış olabilecek zararlı bakterileri öldürmek için en az 5 dakika kaynatmanız gerekir.

Mangal Tarifleri

MANGALDA SOSLU TAVUK

1 çorba kaşığı sirke

1 su bardağı tavuk suyu

1 su bardağı yoğurt

1 tatlı kaşığı acı sos

1 tatlı kaşığı kırmızı biber

2 çorba kaşığı şeker

2 çorba kaşığı şeker

3 çorba kaşığı ketçap

4 tavuk göğsü

Bir kasede şeker, ketçap, kımızı biber, sirke, acı sos ve tavuk suyunu karıştırın. Birkaç yerinden çizik attığınız tavukları bu sosun içinde yarım saat bekletin. Sostan çıkardığınız tavukları ızgarada pişirin. Üzerine kalan sostan dökerek servis yapın.

TERBİYELİ KUZU ŞİŞ

1 yemek kaşığı acı biber salçası

2 diş sarmısak

500 g kuzu fileminyon

8 adet küçük acı kırmızı biber

Limonun kabuğunu rendeledikten sonra suyunu sıkın ve içine soyulup dövülmüş sarmısağı, biber salçasını katarak karıştırın. Şişlik olarak hazırladığınız fileminyonları, hazırladığınız sosun içine koyarak buzdolabında bir gece bekletin. Ertesi gün eti sudan geçirin. Şişleri tuzladıktan sonra ızgarada pişirin.

MANGALDA KÖFTE

1 kg. Kıyma

1 yumurta

2 büyük soğan

6 diş ezilmiş sarmısak

Kimyon, kekik Maydanoz Tuz, karabiber

Yarım ekmeğin içi

Kıymanın içine rendelenmiş ve suyu sıkılmış soğanı, ezilmiş sarmısağı, ıslatılıp ufalanmış ekmek içini, ince ince kıyılmış maydanozu, yumurtayı, kimyon, kekik, karabiber ve tuzu katıp 15 dakika kadar yoğurun. Buzdolabında 4 saat bekletin. Istediğiniz büyüklükte parçalara ayırıp ızgarada pişirin.

SARMISAKLI TERBİYE

½ çay bardağı kırmızı şarap

½ çay bardağı sıvı yağ

1 tatlı kaşığı şeker

2 diş ezilmiş sarmısak

3 çorba kaşığı soya sosu

Kekik Tuz, kırmızı biber

Malzemenin tamamını bir kapta karıştırın. Izgara yapmak istediğiniz etleri hazırladığınız sosun içinde, buzdolabında 2 saat bekletin ve ızgarada pişirin.

SOĞAN SOSU

1 kg. Soğan

1 yemek kaşığı domates salçası

1 yemek kaşığı domates salçası

100 ml. Zeytinyağı (1 çaybardağı)

200 gr. Biber sosu

Tuz Soğanları soyup uzunlamasına dört parçaya bölün ve yağda 5 dakika pembeleştirin. Şeker, salça ve tuzu ekleyip biraz daha kavurun. Sonra sirke katıp ağzı kapalı olarak hafif ateşte 20 dakika,acı sosu katıp ağzı açık olarak 10 dakika kaynatın. Soğuduktan sonra ızgara et veya tavukla servis yapın.

KAYNAK: Superonline.com

27 Haziran 2007 Çarşamba

saçlarımız için öneriler!


Bu sıcaklarda en son düşündüğüm şey saçlarım.Sadece bir tokayla tutturup çıkıyorum dışarıya.Açık bırakmaya imkan yok. Akşam bir baktım uçları kırılmış ve bakımsız bir görüntüsü var.İstanbul günlerimde, etraftaki 20 li yaşlardaki kızları görünce kendimi kötü hissetmemem mümkün değil. İşe saçlardan başlayıp,bakımlı olmanın ilk adımını atalım arkadaşlar. Sizin için bir kaç önerim olacak.Bakımlı oldukça kendimizi iyi hissedeceğiz ve etrafa gülücüklerimiz daha da artacak.Kesinlikle bir başkası için değil,kendimiz için bakımlı olmak gerekiyor. Hepinize bu sıcaklarda iyi bir günler diliyorum.

SAÇLARINIZ Yaz mevsiminin ardından saç telleri de bakım yapılmadığı zaman tıpkı bir saman gibi kurumaya yüz tutar.Tatil dönüşünde tuzlu deniz suyu, güneş ışınları ve kumun zarar verdiği saçlarınızı eski sağlıklı haline döndürmezseniz ileride daha büyük sorunlarla karşılaşırsınız. Onları hayata yeniden döndürmenin formülleri bu yazıda sizleri bekliyor.Işıltısını yitirmiş ve kurumuş...
İşte, uzun süren bir tatil döneminin ardından zorlu yaz şartlarıyla baş başa bırakılmış saçların hali. Vücudumuzun, kendimizi dış dünyaya sergilediğimiz bu en güzel bölgesi işte şimdi özel bir bakıma gereksinim duyuyor. Zararlı UV ışınlarının, kuru havanın ve deniz ya da havuz sonrasında sık yıkamanın etkisiyle zayıf düşüyor. Tatilde yıpranan saçlarınızı eski sağlıklı hallerine döndürmenin bazı püf noktaları var.
DOĞRU YIKAMA
Saçların yıkanması sırasında özellikle dikkat edilmesi gereken birtakım kurallar var. Çünkü bileşenlerinde "tensid" bulunan şampuanlar saçın yapısını bozuyor ve tellerinin kurumasına ve incelmesine yol açıyor. Bu yüzden şampuan seçimi sırasında saçlarınızın ihtiyacını doğru belirlemeli ve mümkün olduğunca içeriğinde doğal ve koruyucu maddeler bulunan şampuanları tercih etmelisiniz.Kullandığınız şampuan miktarı da saç bakımında önemli bir detay olarak karşımıza çıkıyor. Eğer saçlarınızı her gün ya da iki günde bir yıkıyorsanız bir kez şampuanlamanız yeterli. Avucunuza döktüğünüz yeterli miktardaki şampuanı kafanıza sürmeden önce ılık suyla karıştırın ve başınızın üst tarafından başlayarak masajla saçlarınıza yedirin. Bunun en önemli nedeni yağın saçın uç kısımlarında birikmiş olmasıdır. Saç, uçları dışında genellikle kurudur. Kimyasal maddeler ki, bunlara şampuanlar da dahildir, saçla ne kadar az temas halinde olursa sağlığı açısından o kadar iyidir. Yumuşak bir kafa derisi masajı hem rahatlatır hem de buradaki kan dolaşımını harekete geçmesini sağlar. Ve küçük bir öneri; saçlarınızın kuruluğundan şikayetçiyseniz, o zaman saçlarınızı her gün yıkamaktan vazgeçin. Bu durumda saç dersinin kuruluğundan dolayı kaşıntıyı ve kepeği de önlemiş olursunuz.
İYİ DURULAMA
Saçlarınızı yıkadınız. Şimdi sırada durulama ritüeli var. Durulama sırasında önemli olan ürünü mümkün olduğunca ılık suyla saçlarınızdan arındırmak. Saçlarınızın taranır hale gelmesi ise ancak durulama sonrasında kullanılan saç bakım kremiyle mümkün olur. Bakım kremleri saçların kaybettiği nemi geri kazanmasını sağlar. Bunun yanı sıra saçların vitamin kaynağı ve olumsuz dış etkenlere karşı en büyük koruyucularıdır. En pratik olanları ise hepsi bir arada olan ürünlerdir. Saç uzmanları, şampuan ve kremin bir arada olduğu ürünlerin birtakım önyargılara rağmen kullanılmasında sakınca görmüyorlar. Cildinizi de her gün kremlemiyor musunuz?ÖNERİ: Son durulama suyunun içine bir yemek kaşığı sirke ya da limon suyu ekleyin. Saçlarınızdaki parlaklığa siz de inanamayacaksınız.
ÖZEL BAKIM KÜRLERİ
Gözünüze zahmetli görünse de ve zamanınızdan biraz çalsa da saçlarınıza haftada bir kez uygulayacağınız bakım kürü onlara parlaklığını ve sağlığını geri kazandırır. Saçınıza özel ürünü kuru saçlara sürün ve saç uçlarına kadar masajla iyice yedirin. Bu tarz kürler kurumuş saç yapısının yeniden canlanmasını ve eski yumuşaklığına geri dönmesini sağlar. ÖNERİ: Eczanelerden alabileceğiniz içeriğinde biotin ve pantenol bulunan özel bakım preparatları saçları içten güçlendirici etkiye sahiptir.
NOT: Saçlarınızı mümkün olduğunca açık havada kurutmaya özen gösterin. Sıcak fönler oluşturdukları yapay çöl iklimiyle parlaklıklarını kaybetmelerine neden olur.Değmesin yağlı boya!Evet, belki saçlarınızın kendi doğal rengi güzel ama taze ve canlı bir renk tonu da size farklı bir hava katabilir. Oksidatif boyalarla yeni saç renginiz yaklaşık iki ay ya da başka bir deyişle 6-8 yıkama boyunca kalıcılığını korur. Bunun en büyük nedeni saç yapısının bu sırada korunuyor olmasıdır. Eski saç boyaları sadece saçta tutunurken, oksidasyon geçirmiş renk maddeleri doğrudan saçın içine nüfuz edebilir. Ama dikkat, saç renginin açılması o kadar kolay bir işlem değildir. Saçın kepek tabakasını kurutarak aynı zamanda yapısının bozulmasına ve saman gibi kurumuş saç tellerinin ortaya çıkmasına neden olurlar. Bazen hayal ettiğiniz saç rengi de iyi sonuç vermeyebilir. Saçta az bekletilmiş boya sarı ya da turuncu tutamlar oluşturabilir. Ayrıca havuzlar da boyalı saçlar için risk oluşturmaktadır. Kullanılan klor sarı tonu kolaylıkla yeşile çevirebilir. Bunun için saçlarınızı haftada bir kez olmak üzere peeling ya da derin etkili temizleyici şampuanlarla yıkayın. Böylelikle jöle, köpük gibi şekillendiricilerden, kireç ya da mineral artıklarından saçlarınızı korumuş olursunuz.İmdat saçlarım dökülüyorSadece erkeklerin değil kadınların da son yıllarda en büyük kabuslarından biri saç tellerinin incelmesi. Araştırmalar, bu duruma her üç kadından birinde rastlandığını ortaya koyuyor. Eğer saçlarınızın günde en az 100 telini kaybediyorsanız, siz de o riskli gruptansınız demektir. Bu durumda eczanelerde bulabileceğiniz hormonal etkili ürünlerin yanı sıra homeopatik preparatlar için de uzmanlardan yardım almalısınız.
MEVSİMİNE GÖRE SAÇ BAKIMI
Mevsim geçişleri neden önemlidir? Saçlarımız bu dönemde neden her zamankinden daha fazla ilgiye ihtiyaç duyar? Ve bakım ritüeli değişmediği halde neden cildimiz farklılıklar gösterir?
İLKBAHAR: Soğuk kış günleri havalar ısınmaya başlasa bile iz bırakmadan ortadan kaybolmuyor. Kaloriferlerin kuruttuğu ya da şapkaların altında gizlediğimiz saçlarımız ve saç derimiz ilkbaharla birlikte özel bir bakım istiyor. Bakım programında ise özellikle kuru saç derisi için uygulanan bakım kürleri öne çıkıyor.
YAZ: Fazla ısı saçlar için tehlikelidir. Saç tellerinin kurumasına ve incelmesine neden olur. Yaz mevsiminin "yaraladığı" saçların acil bakımı ancak güneşten zarar görmüş saçlara eski canlılığını kazandıran özel saç bakım kürleriyle mümkündür. Bu durumda mutlaka kullanılması gereken bakımlar arasında UV korumalı olan ürünler ön sıradadır. Saç renginin tazelenmesi de yine bakım yapan boyalarla gerçekleştirilmelidir. Bunun için en doğru bilgiyi size yine kuaförünüz verecektir.
SONBAHAR: Tatil sonrasında güneşin saçlarınıza verdiği zararı görmezden gelemezsiniz. En belirgin olanı nem kaybından dolayı meydana gelen kuruluktur. Bunun için ekstra nem içeren bakım kürlerinin yanı sıra boyalı saçlar için de saçlarınızın rengini tazeleyen saç boyası ve yeni bir saç modeli idealdir.
KIŞ: Yılın bu en soğuk mevsimi beraberinde kepeklenme, kaşıntı gibi sorunları da getirir. Sıcak kalorifer ısısı ve dışarının soğuk iklimi saçlarda elektriklenmeye neden olan gerginliğin sebeplerindendir. Bu "uçuşan saç" sorunu nemlendirici saç spreyleri, şampuanlar ya da kürlerle önlenebilir. Eğer saç derinizin kuruluğundan şikayetçiyseniz markaların özel saç tonikleri ya da saç derisi emülsiyonları nemlendirici içerikleriyle çözüm olabilir.
Aklınızda bulunsun
Saçlarınızı yıkamadan önce taramanız gerektiğini biliyor musunuz?
Nedeni oldukça basit, saçınızda kullandığınız şekillendiricilerden arta kalanları yıkama öncesi arındırmış oluyorsunuz. Kullandığınız şampuanın mutlaka saç tipinize uygunluğunu kontrol edin. Ayrıca ürünün cilt p-H değerlerini içeriyor olması da önemli.
Saçlarınız cansız ve mat mı?
Bu durum, yaptığınız yanlış ürün seçiminden kaynaklanıyor olabilir. Saçlarınızı ılık suyla ıslattıktan sonra avucunuza aldığınız bir miktar şampuan eşliğinde küçük dairesel hareketlerle saç derinize masaj yapın. Ardından saçlarınızı iyice durulayın. Saçlarınızı yıkarken fazla miktarda şampuandan ve sıcak sudan uzak durmalısınız. Önemli bir ayrıntı daha; saçlarınızı bir kez şampuanlamanız arınmaları için kesinlikle yeterli.Saçları sık yıkamak hem saç derisini hem de saçları kurutma riski yaratıyor.
Eğer saçlarınız kuru ise her gün yıkamak zararlı olabiliyor. Ayrıca saçlarınızın son dönemde kuruluğundan şikayetçiyseniz, banyo öncesinde bebe yağıyla masaj yapıp yarım saat saçınızda bekletin, daha sonra saçlarınızı yıkayın.
Kimyasal işlem görmüş ya da boyalı saçlar için özel şampuanlar kullanmak gerekiyor. Böylelikle hem rengini daha uzun süre korumuş hem de saçlarınızın yıpranmasını önlemiş olursunuz.
Saçları uzun süre toplu tutmak, sık eşarp kullanmak, tarak ve fırçayla sıkça taramak, kepek üretimini artırıyor ve dökülmelerine neden olabiliyor.

26 Haziran 2007 Salı

selülit,hangi yöntemle kaça kurtuluruz.


Yaşımız ilerledikçe selülit problemi gözle görülür bir biçimde artıyor.Ünlü sanatçıların bile selülit derdiyle uğraşması bir nebze olsun beni mutlu etse de ,yazın bikinilerimizi giyerken minumuma indirmek en iyisi olacak galiba. Şifalı bitkilerle tedavi aşamasında size limon ve kereviz yemenizi öneririm.İçindeki maddeler selülitlerin azalmasına yardımcı oluyor.
Sorun büyüyünce çözüm alternatifleri de artıyor. Piyasaya her hafta yeni bir selülit kremi çıkıyor. Bir kaç tanesini ben de denedim. Tam olarak olmasa da masajla beraber düzenli şekilde kullanıldığında iyi sonuçlar elde edebiliyoruz.
Neredeyse güzellik merkezlerinin hepsinde selülite iyi gelen bir cihaz var. Kimi radyo frekans dalgalarıyla çalışıyor kimi mikro enjeksiyon yapıyor.
Peki hangi alet ne vaat ediyor ve bütçeyi ne kadar sarsıyor?
ACOUSTİC WAVE THERAPY (AWT)NE VAAT EDİYOR?
Madonna’nın da kullandığı söylenen AWT ülkemize gelen en yeni selülit cihazı. Şok dalgaları esasına dayanıyor. AWT ile sellülitin yanı sıra bölgesel yağ fazlalıkları ve cilt gevşekliği sorunu da çözüm bulunuyor.
NE SONUÇ VERİYOR? Tedavi, haftada iki kez olmak koşuluyla, toplam üç hafta. Araştırmalar, tedavi sonrasında kandaki serbest yağ asitlerinin ve gliserolün anlık olarak arttığını, yani yağ dokusunun parçalandığını gösteriyor. Üçüncü ayın sonunada cilt elastikiyetindeki artış yüzde 71.6 ’yı buluyor. Seans sırasında karıncalanma hissi oluyor.
FİYATI NE KADAR? Seansı 300 dolar. Sekizlik paket alınırsa daha ekonomik olabiliyor.
TRİPOLLAR NE VAAT EDİYOR? Radyofrekans dalgalarıyla, acısız bir şekilde cildi anında gererek, yağ dokusunu azaltıyor. Enerji 3 ayrı uç arasında devamlı dolaşarak cilt hücrelerini ve içindeki su moleküllerini harekete geçiriyor ve sıkılaştırıyor. Cilt ve cilt altına verilen radyo kısa dalgaları kolajen dokusunu artırdığı gibi yağ dokusunu da azaltıyor. Uygulama esnasında sinir ve damarlarda herhangi bir zarar meydana gelmiyor.
NE SONUÇ VERİYOR? Sadece cilt altındaki yağ dokusunu ısıttığı için her yaş ve cilt tipinden erkek ve kadına uygulanabiliyor. Yüze yapılan uygulamalarda seanslar yaklaşık 10-15, vücutta ise 30-45 dakika sürüyor. Daha kalıcı etki için, bir hafta ara ile 6-8 defa tekrarlanması öneriliyor. Uygulamadan hemen sonra ciltte hafif bir kızarma ve sıcaklık hissi meydana geliyor. FİYATI NE KADAR? Seansı 150 dolar. Sekiz seanslık paketler indirimli.
LPG CELLU M6KEYMODULENE VAAT EDİYOR? LPG uygulanan bölgelerde kan dolaşımını, lenfatik dolaşımı, dokulardaki metabolik atıkların vücuttan çıkışını artırıyor, fibroz bantları serbestleştirip deriye esneklik kazandırıyor. Deriden, kasa kadar tüm cilt altı dokularını yeniden şekillendiriyor.
NE SONUÇ VERİYOR? Tedavi süreci kişiye göre, 10-20 seans arasında değişiyor. Tedavi sırasında her hasta özel uygulama çorabı giyiyor. LPG endermoloji tedavisi tamamen ağrısız olmasının yanı sıra hastada stres azaltıcı ve rahatlatıcı etkilere sahip. Her seansta uygulama 35 dakika sürüyor.
FİYATI NE KADAR? 15 seanslık paket program fiyatı 750 YTL.
RADYO FREKANS NE VAAT EDİYOR? Radyo frekans dalgalarıyla çalışan makine vücutta zayıflama, toparlama, sıkılaşmaya yol açıyor. Selülit görünümünü azaltıyor. Hücrelerin etrafındaki dokulara ve dış deriye kesinlikle zarar vermiyor.
NE SONUÇ VERİYOR? 15 seansta ortalama iki beden incelme sağlıyor. Tedavi sırasında vücutta hafif bir karıncalanma hissi oluyor.
FİYATI NE KADAR? 15 seanslık paket 1470 YTL. Her seans yarım saat sürüyor.
BEAUTYTEK NE VAAT EDİYOR? Göğüslerin daha dik, poponun selülitsiz görünmesini neştersiz sağlıyor.NE SONUÇ VERİYOR? 45 dakikalık, 6 - 12 seans. Refresh Clinic’te seanslar 30 - 60 dakika arasında. Haftada 2 seans yeterli. 12 seans sonunda fotoğraf üstünde karşılaştırma yapılıyor, tedavinin etkinliği inceleniyor. Kalıcılık için ayda 1 seans öneriliyor.
FİYATI NE KADAR? Tüm bölgeler için, 12 seanslık paket programın fiyatı 850 YTL.
MEZOTERAPİNE VAAT EDİYOR? Mezoterapi tedavisi, bölgesel incelme ve sıkılaşmada etkili. Cilt altına özel ince iğnelerle dolaşım düzenleyici, yağ yakıcı, ilaç kombinasyonlu enjeksiyon prensibine dayalı. Dünya’da 1952 yılından beri uygulanıyor. Cilt altına ince iğnelerle dolaşım düzenleyici ve yağ yakıcı bir ilaç kokteylinin enjekte edilmesi prensibine dayanıyor.
NE SONUÇ VERİYOR? Bel, basen, kalça, bacak, karın, omuz, kol gibi yağ dokusunun fazlaca biriktiği her yere uygulanabiliyor. 6-12 seans sonucunda, ayda ortalama 1-2 beden incelme sağlıyor. Seanslar 10-15 dakika. Uygulama esnasında ağrı kesici krem ve spreylerin kullanımı ile acı hissedilmiyor.
FİYATI NE KADAR? Seası 120 YTL. Fiyatlar İstanbul’da bu işlemleri yapan merkezlerden alınmıştır.
SELÜLİT İÇECEĞİ DE VAR Nestle beslenme araştırmaları ve L’Oreal dermatoloji araştırmaları sonucu geliştirilen cildin kapitone görünümünü içeriden düzeltmeye yönelik gıda takviyesi inneov, suda eritilerek içecek haline getirilen çilek tadında bir pudra. Ürün derinlemesine işlemiş selüliti düzeltmek için drenaj-boşaltma etkisi ve cildi tekrar yapılandırma özelliğiyle selülitin iki kaynağını birden hedef alıyor. Günde 2 kez, yemek sırasında büyük bir bardak suda eritilerek içilen inneov este64,90 YTL.
HANGİ KREM NE İŞE YARIYOR?
Stendhal Recette M. Menu Minceur: Anti-aging özellikli inceltici bakım ürünü yağ depolanmasını engelelliyor ve daha önceden oluşmuş portakal görünümünü azaltıyor. Fiyatı 110 YTL.
Murat Firm and Tone Serum: Cilt sıkılığını ve elastikiyetini arttırarak cildin görünümünü yüzde 80 iyileştirmeye, selülit görünümünü yüzde 69 azaltmaya yardımcı olduğu klinik çalışmalarla ispatlanmış. Selülit tedavisinde çığır açan serum içerdiği, liposom kapsülleri ile aktif maddelerin cilde daha etkili bir şekilde nüfuz etmesini sağladığı için çatlak tedavisinde de etkili. Fiyatı 165 YTL
L’oreal Perfect Slim Pro: Yerleşmiş selülite karşı ilk yağ parçalayıcı tedavi. 15 günde yeniden şekillenmiş bir vücut iddiasında. Kremin kendinden masaj başlığı var. Drenaj etkisiyle vücudunuzu yeniden şekillendiriyor. Portakal görünümünü azaltıyor. Fiyatı 25 YTL.
The Body Shop Body Focus Cellulite Serum: Amino asit, kafein, B ve C vitamini içeren ürün aktif ve doğal bir karışımdan oluşuyor. Aynı zamanda içeriğinde cildi stresten koruyan doğal nem bariyeri var. Hem inceltiyor hem selülitleri azaltıyor. Fiyatı 53 YTL.
Oht Peptide 3 Sıkılaştırıcı Köpük: Selülit kremlerinin en pahalısı olan ürün efervesan özelliği ile diğerlerinden farklı. Çözünürlüğü çok yüksek. Köpük olduğu için geniş bir alana yayılıyor, cildin en alt tabakalarında dahi hızlı emilim sağlıyor. Bir ayda selülitlerde gözle görünür bir azalma oluyor. Fiyatı 250 YTL.
Dior Bikini Cellulite-Diet: Ultra fresh ve ince yapıdaki ürünün en önemli özelliği masaja gerek kalmadan uygulanması. Sürüyorsunuz, çıkıyorsunuz. Fiyatı 95 YTL.
Vichy Lipocure: Masaja gerek kalmadan uygulanıyor. İki haftalık bir kürle selülite karşı etkili olduğu belirtiliyor. 14 günde sorunun büyük bir bölümünü çözüyor. 65 YTL.
NIVEA body Good-Bye Cellulite: Jel-krem kıvamındaki formülü ile cilde kolayca uygulanırken, aynı zamanda serinletme etkisi yaratarak kan dolaşımını da hızlandırıyor. Selülitler dört haftada azalmaya başlıyor. Fiyatı 22 YTL
kaynak.hürriyet.com

25 Haziran 2007 Pazartesi

istanbul


Herkese iyi haftalar. Nihayet güzel şehrime kavuştum.Annemle içtiğim güzel bir türk kahvesi sonrası yazıyorum yazımı. Bu kahve için 2 ay bekledim!.O yüzden değerli benim için. Yaz tatilinin bu ilk gezisinde yapmayı planladığım bir sürü şey var.
İstanbul 'da sıcak, ama çok sıcak bir hava var.Bu sebeple kızımın' deniz parkı 'olarak adlandırdığı Ortaköy'e gitmek için akşam üstü serinliğini bekliyoruz.Gündüz Melis'in sevdiği yerler,akşam da arkadaşlarımla benim sevdiğim yerler gezilecek. Gerçi mekan hiç fark etmiyor. Dostlarımla içtiğim bir bardak çay ve onlarla beraber olmanın keyfi nerede olursa olsun beni mutlu ediyor.Ailesinden ve arkadaşlarından ayrı yaşayanlar neler hissettiğimi anlayacaklardır. Bloğumu kızım ve yeğenimden fırsat buldukça yenilemeye devam edeceğim. Şimdilik bu kadar....

23 Haziran 2007 Cumartesi

Yaz geldi,kayıklar görev başında....


Bir deniz klasiği

Bazen bir geminin cankurtaran botu, bazen de kavurucu yaz sıcağında gerçek bir can kurtaran. Boyu dört metreyi geçmeyen ama kürek çekme estetiği ile denizciyim diyenin ustalığı hakkında fikir veren bir klasiktir sandallar.
Okul yıllarında sevgililerin masum kaçamaklarının sessiz tanıklarından. Eskilerde gazino önlerindeki beleşçilerin rakı masası.
Yazın durgun sularda süzülürken, kışın çekeklerde ters kapak yazı beklerken, şanslıysa bir guletin ya da trandilin arkasında yaz boyu derin sularda gezinirken, Van Gölü'nden Atatürk Barajı’na, Karadeniz'den, Akdeniz'e, bütün sularda Anadolu kilimleriyle yarışacak renklerde görebiliriz sandalları. Onun sayesinde ıskarmoz her yerde ıskarmozdur. Van Gölü'nde kefal avlayan balıkçı da bodoslamaya bodoslama der, Atatürk Barajı'nda yolcu taşıyan adam da tutunduğu yere küpeşte der. Bu dil her yerde aynıdır. Ve bu dille ilk tanışmamız onun üzerinde olur. Usta olan seslenir:
- Binerken küpeşteye basma ve kıç üstüne git otur. Ha o küreğin palasını da denize indir.
Eğer bu dili bilmiyorsanız elinizde sandalın baş ipi öylece kalakalırsınız. Adını anlamadığınız bir yere basmamanız gerekiyordur. Onun da ötesinde arkadaşınız sizden, güncel yaşamda sık kullanmadığı bir kelimeyle ifade ettiği yere oturmanızı istiyordur. Bu yeni kelimeleri öğrenmek zorunda olduğunuzu anlarsınız ilk önce. Sonra arkadaşınız size küçümser bir ifadeyle bakıp parmağıyla gösterdiği yerin küpeşte olduğunu, kıç kelimesinin de denizlerde sıkça kullanıldığını ve ayıp bir anlama gelmediğini anlatır. Boynunuzu büküp sandalın kıçına geçip oturursunuz. Arkadaşınızın küreklerle yaptığı gösteriye takılıp kalırsınız. Yaptığı aslında çok kolaydır. İçinizden 'bunu ben de yaparım' geçer. Biraz açılmayı bekleyip başlarsınız mız mızlanmaya 'ben de çekicem' diye. Arkadaşınız kolay olmadığını söyler ama 'alt tarafı kürekleri suya sokup çıkarıyorsun,' dersiniz. Ancak öyle olmadığını daha ilk kürekte anlarsınız. Küreğin bir palası girerken biri çıkmaya başlar. Debelenmeye ara verip arkadaşınızdan yardım etmesini istersiniz. O size önce nasıl tutmanız ve ayaklarınızı nereye yaslamanız gerektiğini söyleyerek başlar size kürek çekmenin inceliklerini öğretmeye.
İşte yaşınız kaç olursa olsun bu sizin denizcilikle ilk tanışmanızdır.
Unutmayın hemen hemen bütün denizciyim diyenlerin denizle ilk tanışması sizinki gibi küçük bir sandalda iki tahta parçasıyla boğuşurken olmuştur. Yani kürek çekmek de, denizlerin kendine has dili de sandalda öğrenilir.
Şair ne der unutmamak lazım:
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın!

kaynak.hurriyet.com.tr,Selcen Tanınmış , Ümit KÜRÜZ

21 Haziran 2007 Perşembe

fimo ile yapılmış kutu örnekleri....

Cıvıl cıvıl bahar gibi kutuların sahibi kurstan arkadaşım Fatma...Yaptığı diğer güzel şeyleri görmenizi isterdim. Sergimizde fotoğraflamak imkanı bulduğum için sadece bu iki örneğini yayınlıyorum. Fimolarla yaratmanın ve süslemenin sınırı yok. Her bir bölümü ayrı ayrı işlenmiş ve boyanmış. İtinayla, emek verilen herşey böyle güzel oluyor. Ahşap boyamayı bu yüzden çok seviyorum. Dümdüz bir tahta parçasını hayal gücünüzle bu hale getirmek ve görselliğe açmak insana özgüven veriyor.Bugün sınavımızda arkadaşımla yan yanaydık ve başarıyla bitirdik kursumuzu.İnşallah gelecek dönem tekrar karşılaşma fırsatı buluruz...



Önümüzdeki günler benim için çok yoğun olacak. Temmuz ayı için planlarım tamamen altüst oldu. İnşallah bloğuma zaman ayırabilirim. Sizlerle paylaşımlarım ailemden uzak olduğum zamanlarda beni rahatlatan en önemli unsurlardan biri oldu. Yazdığınız her yorum kendimi iyi hissettirdi ve beni bloğa daha da bağladı.Bloğuma vakit ayırdığınız için öncelikle arkadaş listemdeki herkese ,daha sonra da tüm ziyaretçilerime ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Geri dönüşüm çalışmaları,Eski şişelerinizi değerlendirin....


Dostlarla geçirdiğim güzel bir günün ardından,kızım babannesi ve dedesiyle kalmak isteyince eşimle güzel bir akşam yemeği,ardından da Ocean's 13' e gitme şansı bulduk.Sanki annemden izin almışım da ,gece sevgilimle çıkmış gibi hissettim kendimi..Bu tarz bir program için 2 gün öncesinden ayarlama yaptığım için aniden gelişen yalnızlığıma çocuklar gibi sevindim anlayacağınız.Çocuğu olan arkadaşlarım neler hissettiğimi anlamıştır zaten....Yarın kursumun MEB sertifika sınavı var.. Pazartesinden beri 10 a kadar uyuyabilmenin keyfini sürmekteyim...Sınav da 8.45 de olduğu için erken kalkacağıma üzülüyorum . İstanbul a gitmeme az kaldı. Gün saymalara başladım. Annemi,ama en çok İstanbul 'u özledim bu sefer...Bileti tek gidiş aldım:))))1 hafta kalmayı planlasam da ani bir kararla uzatabilirim de ....

Gelelim geri dönüşüm çalışmamıza....
Siyah ve beyazın güzel bir uyumu...
Koli bantıyla siyah kalan kısımlar kaplanır. Geri kalan kısımlar beyaza boyanarak buzlanır. Üzeri boncuk boyasıyla şekillendirilir. Daha sonra bantlar çıkarılır ve siyah cam boyasıyla boyanır. Tasarım tamamen sizin hayal gücünüze kalmış....

20 Haziran 2007 Çarşamba

Simit kurabiye





Hafta başından beri kendimi pek iyi hissetmiyorum. Hasta desem değilim.Vücudumun her yeri ağrıyor. Kolumu kaldıracak halim yok gibi....İnşallah kısa bir süre içinde geçer. Melis tatil moduna çok çabuk geçti.Sabah geç saatlerde kalkmaya ve haliyle geç yatmaya başladı. Öğleden sonra bahçede geçirdiği saatlerde nasıl eğleniyor anlatamam. Eski oyunlarımız hala devam ediyor. Sek sek,ip atlama,yakantop derken eve geldiğinde felaketl yorulmuş oluyor .Bütün gün televizyon veya bilgisayar başında oturmadığı için çok seviniyorum. Dün apartmandaki diğer kızlarla yaptığı pikniğin tadı hala damağında...Çimlerin üstüne örtüler serildi,yüzlerindeki sırıtış eşliğinde yemekler yendi. Daha sonra bebeklerini ve oyuncak çay takımlarını bahçeye indirerek evcilik oynamaya başladılar. Yüzündeki gülümseme her şeye değer. Piknik için ben sigara böreği hazırladım.Biricik komşum Demet'de bu kurabiyeleri yapmış.Tadını çok beğendim ve sizler için hemen tarifini aldım.

malzemeler
1 paket margarin
1 çay bardağı sıvıyağ
1/2 çay bardağı su
1 tatlı kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı şeker
1 tutam tuz
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
1 yumurta(sarısı içine,beyazı dışına)
yapılışı
Bütün malzemeler sırayla karıştırılır.Yoğurulur.Resimdeki gibi şekil verilir. Önce yumurtanın beyazına daha sonra susama batırılır.170 derece fırında üzeri hafif kızarana kadar pişirilir.

19 Haziran 2007 Salı

Yaz geldi,klima kullanımında bilmeniz gerekenler ve alınacak önlemler...

Yaz geldi ...
Evlerde, alışveriş merkezlerinde,arabalarımızda ,sürekli klimalı ortamlarda bulunuyoruz. Bununla birlikte,klimalardan dolayı hastalanmayanımız yok gibi...Kullanım aşamasını doğru yönetirsek faydasını görebileceğimiz bu aleti sizin için araştırdım. Çocuklarımızı klimalı ortamlarda fazla tutmamalıyız. Klima yüzünden hafif bir nezle olsalar bile önemsemeli ve en kısa zamanda hekiminize göstermeliyiz.Bu yazıyı okuyunca bana hak vereceksiniz....
Memorial Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Alerji Bölümü’nden Uzm. Dr. Füsun Soysal, dikkatsiz ve yanlış kullanıldığında zararlı etkileri kaçınılmaz olan klimaların yol açtığı hastalıklar hakkında bilgi verdi.

Klimalar yolu ile ortaya çıkan hastalıklar nelerdir?
Klimalar; gribal enfeksiyonlar, bazı viral üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, kas ağrıları ve kas tutulması, yüz felci ve klimalardaki bakterilerin yol açtığı zatürreye neden olur. Özellikle çocuklar, yaşlılar, üst ve alt solunum yolu ile ilgili kronik sinüzit ve bronşiti olanlar klima kullanımında tehlike altındadır.
Lejyoner hastalığı
Klimaların direkt olarak kişinin üzerine soğuk hava üflemesi, yüzdeki sinir kılıfı üzerine etki ederek, ödem ve yüz felci oluşturabilir. Klimaların üflediği soğuk hava ve ortama yaydığı tozlar, özellikle alerjik bünyeli kişilerin şikayetlerini ve krizlerini tetikleyerek, astım krizlerinin ortaya çıkmasına ve şiddetli kuru öksürüklerin oluşmasına yol açabilir. Bu nedenle alerjik bünyesi olan kişilerin, ani ısı değişikliklerinden kaçınmaları gerekir.
Klimalar yolu ile bulaşan hastalıkların en önemlisi, Legionella pnömanisi olarak adlandırılan zatürredir. Bu hastalık ilk kez, 1976 yılında Pensilvanya lejyonerlerinin yaptıkları bir toplantıda, salonda bulunan kişilerde görülmüş ve bunun havalandırma sisteminden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Hastalığın tanınması ile birlikte bu zatürre tipinin alışılagelmiş zatürre belirtilerini göstermediği fark edilmiştir. Hastalığa neden olan ise klima sistemindeki bir bakteridir. Bu bakteri klimaların filtre sistemlerine uygun nem ve ısıda üremekte buradan da ortam havalandırmasına dağılmaktadır. Hastalık, insandan insana bulaşmamaktadır.

Riskli gruplar
Klimatize işyerleri ve büyük otellerde çalışanlar, havalandırma işçileri ve sağlık personeli riskli gruplardır. Bakteriyi alan kişinin vücut direnci de çok önemlidir. Bebek, çocuk ve yaşlılar, şeker hastaları, alkolikler, kortizon tedavisi alanlar, kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalığı bulunanlarda hastalığın oluşumu daha yüksek orandadır. En yaygın, kolaylaştırıcı faktör ise sigara içimidir.

Lejyoner hastalığının belirtileri nelerdir?
Hastalarda tipik zatürreden farklı olarak, akciğere ve solunum sistemine ait şikayetler ön planda değildir. İlk 24-48 saat içinde halsizlik, kırgınlık, yaygın kas ağrıları, şiddetli baş ağrısı ve huzursuzluk vardır. Daha sonra ateş ve ilk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, karın ağrısı gibi sindirim bulguları ortaya çıkabilir. Hastaların yüzde 20’sinde, sinir sistemi bulguları, ajitasyon, konsantrasyon bozuklukları hatta koma hali görülebilir.
- Hastalığın tanısı nasıl konur?
Hastanın muayenesi ve akciğer grafisinde, hastalığın kesin tanısı konulamayabilir. Grafide, akciğerin alt kısımlarında iltihaplı alanlar görülebilir. Akciğer zarında sıvı birikimi olabilir. Hastalık genellikle tek taraflıdır. Bilgisayarlı akciğer tomografisi ile daha detaylı inceleme yapılması gerekebilir. Bazı laboratuvar testleri de tanı için yararlı olabilir.
- Hastalık nasıl tedavi edilir?
Hastalığın tedavisinde 15-21 gün süreyle, hastalık yapıcı bakterilere yönelik antibiyotikler kullanılır. Uygun antibiyotiğin uygun dozda ve sürede kullanımı ile hastalık tamamen iyileşmektedir. Ateş, öksürük, halsizlik şikayeti olan kişiler, bu bulguları basit bir gribal enfeksiyon gibi değerlendirmek yerine zatürre başlangıcı olabileceğini düşünerek göğüs hastalıkları uzmanından yardım almalıdır.
- Klimaların zararlı etkilerini en aza indirmek için ne gibi önlemler alınmalıdır?
Klimaların bakımı ve temizliğinin her yıl ciddi ve düzenli olarak yapılması çok önemlidir.
Bakteri filtresi kullanılmalıdır.
25 derecelik sıcaklık en uygun ısı derecesidir. Ortamın aşırı soğutulmamasına dikkat edilmelidir.
Klimaların üflediği havaya direkt maruz kalmamaya özen gösterilmelidir.
kaynak.sağlığınız.com

17 Haziran 2007 Pazar

Çocuğunuzu yaz okuluna yazdırmadan önce dikkat edilecek konular ve yaşa göre spor, aktivite önerileri...

Sporun çocuklar için hem bedensel hem ruhsal katkısı büyük. Sağlık, fiziksel ve kişilik gelişimi bakımından yararlı hatta gerekli olduğu da tartışılmaz bir gerçek. Aileler de yaz tatilini fırsat bilerek aylarca okullarda kapalı kalan çocuklarını spor yapmaları için yaz okullarına gönderiyor. Fazla efor yıllarca sessiz kalan sorunları tetikleyebilir.Bu nedenle uzmanlar, aileleri muayene ve tetkiklerden sonra çocuklarını yaz okullarına göndermeleri konusunda uyarıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Futbol Milli Takımları Spor Hekimliği ve Atletik Performans Departmanı Koordinatörü Doç. Dr. Bülent Bayraktar, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Yaz okullarından önce yapılması gereken tıbbi testler nedir?
- Detaylı bir muayeneden geçirilmeli. Laboratuvar ortamında, EKG eşliğinde kalbin egzersiz yüklenmesine vereceği yanıta, elektriksel değişim, ritim, tansiyon açısından değişiklik olup olmadığına bakılmalı. Herhangi bir risk bulunursa, daha ileri tetkikler istenebilir. Bu konuda en ileri tetkik EKG. Spora ilk başlanırken özellikle bu tetkiklerin yapılması risk tayini açısından çok önemli.
Yılın çoğunluğunu hareketsiz geçiren çocukların, yaz okullarındaki etkinliklerde çok efor harcaması sağlık sorunlarına yol açabilir mi?
- Evet. Antremanları yaptıranlara çok büyük bir görev düşüyor. Genelde spor okullarında veya kulüplerin altyapı denilen küçük yaştaki sporcuların çalıştığı bölümlerde antrenörlerin, eğitmenlerin az deneyimlileri çalıştırıyor. Gelişmiş ülkelerde bu durum tam tersi. Çocuklara çok yüklendiklerinde, çok başarılı olduklarını düşünmeleri, ailelerine beğendirmek için yoğun programlar uygulamaları riski artırabilir. Çalışmalar yaş gruplarına göre değişmeli. Basamaklandırılmalı. Her egzersiz yıpranmaya yol açar. Vücudunun kendini onarabilmesi için dinlenme aralıkları oluşturulmalı. En fazla kardiyolojik sorunlardan korkuyoruz. Çocukta böyle bir alt yapı varsa, yükleme ortaya çıkarabilir. Ortopedik sorunlara da yol açabilir. Sporun yapıldığı şartların uygunluğu çok önemli. Zemin ve malzeme seçimi de öyle. Yapılan egzersizin tekrar sayısı, süresi ve şiddeti, yüklenmenin oranı çok önemli.
Sporun çocuklara yararı nedir?
- Hem bedensel sağlık ve fiziksel gelişme yönünden hem de iyi bir kişiliş gelişimi ve ruh sağlığı bakımından yararlı. Çocuk spor yoluyla çevresini tanır, iletişim kurar, kendine güveni artar. Psikolojik açıdan da kendini kontrol etmeyi, bir konuda konsantre olabilmeyi, iradesini kullanabilmeyi, başarıya güdülenebilmeyi öğrenir. Araştırmalar, spor yapan gençlerin spor yapmayanlara oranla daha iyi beslendiklerini, şiddete daha az başvurduklarını ve insan ilişkilerinde daha başarılı olduklarını gösteriyor.
Sağlıklı büyümeye etkisi var mı?
- Sağlıklı büyüyebilmesi için spor yapması gerekiyor. Büyümenin hızlı olduğu dönemlerde çocuğun bedeni çok değişken. Genç yaşlardaki fiziksel bozuklukları önlemede ve geciktirmede spor önemli bir rol oynar. Yine spor yapmayan, dengesiz beslenen çocukların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmeleri zor.
Spora erken başlamanın avantajları nedir?
- Araştırmara göre, okul çağındaki çocuklara düzenli spor yapma alışkanlığı kazandırıldığı taktirde bu ileriki yıllarda da sürüyor. İleriki yaşlarda düzenli spor yaşma alışkanlığı kazanmak zor. Bu nedenle sağlıklı olmanın en önemli koşullarından biri de spor. Yine özellikle küçük yaşlarda yapılan spor büyük önem taşıyor. Bu sayede kişinin potansiyelinin en üst noktasına erişmesi mümkün. Unutulmaması gereken spordan en yüksek verimi elde edebilmek için düzenli spor yapma gerektiği.
Hangi yaşta çocuklar spora başlatılmalı?-
Çocuğun spora ve düzenli egzersizlere özellikle jimnastik ve yüzme gibi sporlara en erken başlama yaşı 4 civarı. Bu yaştaki çocukların hareket etme isteğinin güçlü olması nedeniyle davranışlarında belirsizlikler bulunur ve atak davranışları zaman zaman sorunlara yol açabilir. Her yaşa göre yapılması ya da yapılmaması gereken şeyler var. Çocuklara sevdikleri sporu yapmalarına izin verilmeli. Aile kendi istediği sporlar dalları için diretmemeli. İlla şampiyonlar yaratmak şart değil. Spor alışkanlığı kazandırmak da önemli bir kazanım. Spordan iyi verim almak için bireysel çalışmalardan önce grup çalışmaları tercih edilmeli. Özellikle okul öncesi yaşlarda çocuğun doğal hareketlerine paralel, spora yönelik hareketlerin geliştirilmesine ve pekiştirilmesine dikkat edilmeli. İlköğretim çağında önceden kazanılmış motor becerileri temel alınarak atletizm, oyun, jimnastik, yüzme ve kayma sporlarının temel hareket formları geliştirilmeli. 9-11 yaş grubunda, spor dalına özgü temel teknik becerilerin kazandırılması ön plana çıkar.
Spor yapan çocukların beslenmesi farklı mı olmalı?
- Hayır. Sağlıklı ve dengeli beslenmeleri yeterli.Hangi yaşta, hangi aktivite Uzmanların yaşa göre aktivite ve spor önerileri şöyle:
Bebeklik (0-2 yaş): Serbest oyun
Erken çocukluk (3-5 yaş): Yürüme, koşma, yüzme, fırlatma, yakalama
Çocukluk (6-9 yaş): Yüzme, koşma, jimnastik, giriş düzeyinde futbol, basketbol. Güreş gibi kompleks beceri sporları yapmaları ise zor.
Geç çocukluk (10-12 yaş): Giriş düzeyinde futbol, basketbol, güreş ve diğer temas sporları
Tepeden, beyine her işe yarıyor
Vücudun kontrolü ve fiziksel yeteneklerin gelişiminde, Hareket kabiliyetini anlama ve değerlendirmede, Aktif yaşam stili kazandırmada, Entelektüel gelişime katkı sağlamada, Kendine güveni geliştirmede, Yaratıcılığı geliştirmede, Obeziteyi önlemede, Bağışıklık sistemini güçlendirmede olumlu etkisi var. Takım sporları, yaşamın bir benzeri. Birlikte çalışmak, üretmek, rekabet, kazanma, kaybetme, kurallarıyla yaşama gibi beceriler kazandırıyor.
kaynak.hürriyet.com.tr

Babalar günü ve tarihçesi


Babalar Günü… Acaba Anneler günü'ne karşı bir gün olarak mı ortaya çıktı. Bir çok kişi belki de Babalar Günü'nün de bir tarihçesi olduğunu bilmiyor. Aslında Anneler Günü kadar eski olmasa da Babalar Günü'nün de 91 yıllık bir geçmişi var. Ama bazı tarihçiler, Babalar Günü'nün Antik Roma'da bile kutlamasının yapıldığını belirtiyorlar. Haziran ayının 3. Pazarı olarak kutlanan Babalar gününün tarihçesi için elimizde iki farklı kaynak var. Bazı araştırmacılar tarih belirtmezken Babalar Günü'nün Batı Virginia'da ortaya çıktığını savunuyor. Bu araştırmacılar Batı Virginia'da yaşayan John Dowdy'nin annesi öldükten sonra onun yerini alan babası için böyle bir gün kutlanmasını istediğini söylüyor. Diğer araştırmacılar ise 1910 yılında Washington'daki John Bruce Dodd'un 6. Çocuğunun doğumu sırasında hayatını kaybeden annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya attığını belirtiyorlar. Küçük yaşta annesini kaybeden Dodd'u ve beş kardeşini, babaları William Jackson Smart büyütmüş. Babasının bir yandan çiftlikte çalışıp öte yandan altı çocuğa bakmasının zorluklarını farkeden Dodd, anneler günü kutlanırken babalar gününün olmayışını büyük bir haksızlık olarak nitelendirmiş. Hemen babasının doğum günü olan 5 Haziran'ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başlamış. Ama bu çalışmalar bir sonraki yılın 19 Mayıs'ına kadar sürmüş. Babalar Günü ilk kez 19 Haziran 1910'da Washington'ın Spokane şehrinde kutlanmıştır. Bu tarihten sonra ABD'nin diğer eyaletlerine yayılmıştır. Ancak Babalar Günü resmi olarak 1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Calvin Coolidge'in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında ise o dönemin başkanı Lyndon Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazar gününün Babalar günü olarak kutlayacağını açıklayan bir bildiri yayınladı. Katoliklerin Babalar Günü'ne getirdikleri yorum ise diğer araştırmacılardan çok farklı. Onlar bu kutlamayı dini açıdan ele alıp Peygamberleri Hazreti İsa'nın babası anısına, Mart ayının 19'unu St. Joseph Günü adı altında babalarına armağan ediyorlar. Ülkemizde 80'li yılların sonlarına doğru kabul gören Babalar Günü, bu yıl da Haziran ayının üçüncü pazarına denk gelen 17 Haziran'da kutlanıyor.
Yakınınızda ya da uzaklarda...
Babanıza bugün sesinizi duyurun.
Tüm babaların ve baba adayların bu özel günü kutlu olsun…
KAYNAK:www.netbul.com

16 Haziran 2007 Cumartesi

cumartesi pastası,Pratik bisküvili pasta


Haftasonu geldi çattı. Karne heyecanı bitti bile.Günler ne çabuk geçiyor değil mi?Yaz çabuk geçmez inşallah çünki çok bekledim.....
gelelim bu haftaki cumartesi pastamıza...Ziyarete gelen dostlar için yapıldı...Ben de bisküvili pastaları seviyorum ne yalan söyleyeyim. Hem pratik hem de kesinlikle lezzetli oluyor.

Malzemeler;
1 paket alpella iki renkli bisküvi
1 paket çikolata sos
500 ml süt
Üzeri için hindistan cevizi vs.
Yapılışı;
Borcama 1 sıra bisküvi dizilir. Tarife göre hazırlanmış çikolata sosun yarısııyla üzeri kaplanır. Bir kat daha bisküvi dizilir.Geri kalan sos dökülür. Biraz soğuyunca süsleme yapılır.

Karnemizi aldık....






Karnemizi aldık....Hepsi yıldız..Öğretmenimize 1 sene boyunca verdiği emekler için teşekkür ediyorum.Melis karnesini alırken,(anne olmak böyle bir şey herhalde)ağlamamak için kendimi çok zor tuttum.Öğretmenimizin yaptığı konuşma esnasında anladım ki ;'o büyümüş' ve 3 ay sonra ,Lise Son sınıfa kadar sürecek büyük bir maratonun içine girecek.Anasınıftaki oyun günlerini arayacak belki de.Son kez oynarken bunların farkında olmadığını biliyorum.Bak gene hüzünlendim. Mutlu anlarda kendime hüzünlenecek pay çıkarmaya bayılırım zaten.Tüm okullu çocuklarımıza iyi tatiller diliyorum.

14 Haziran 2007 Perşembe

ilk fimo denemem ve okulların kapanması....


Okullar bugün kapanıyor. Çocuklarımızla koskaca bir yaz bizi bekliyor. Okul düzenine alışmış çocukların serbest yaşama ayak uydurmaları 1 gün bile almayacak....Hak ettiler ama bu tatili. Kızımı her sabah yataktan kaldırırken yüzündeki uyku halini özlemeyeceğim kesin....Onunla beraber bir sürü güzel etkinlik yapacağımıza eminim....Hepinize iyi tatiller diliyorum...

Gelelim Fimolara....
Gördüğünüz cam objeler 1 milyonculardan edinildi. Kursta cam boyama yapılmaya başlanınca,ben de bu etkinliğe fimolarla katılmak istedim. Oldukça keyifli bir uğraşmış.Her tür eski cam,porselen,kiremit...fırında pişebilen herşeyinizi yenileyebilir ve güzel bir görünüme kavuşturabilirsiniz.Camın üzerine kendiliğinden kolayca yapışan fimoyu 170 derece de 30 dk. pişiriyorsunuz.Son olarak üzerini verniklemeniz gerekiyor.

13 Haziran 2007 Çarşamba

Doğum günü pastası,Şeker hamurlu pasta



Eşim bu sene 35'ine basıyor.Yolun yarısına geldi artık. Seneye de ben... Bunun için pastasının özel olmasını istedim. Özel günlerin bilincine varan kızım pastayı kendisi yapmak istedi. Kalpli pasta fikri ondan çıkı. Pasta dükkanından aldığım hazır şeker hamurlarını kullandım..Blogları gezerken,gördüğüm şeker hamurlu pastalara hevesim nihayetlendi böylece. Bazı arkadaşlarımın 'zor','bir daha denemem' yorumlarını okuyunca ilk başta endişelenmiştim. Ama bu görüntüden sonra şeker hamursuz bir pasta düşünemez oldum. Hem de yapımı çok kolaymış.Özel günleriniz için denemenizi tavsiye ederim.

Biricik eşime mutlu yıllar diliyorum!

Malzemeler


Hazır pandispanya unu(isteyenler pandispanyayı tarife göre yapabilirler.)
1 paket çikolatalı krem şanti
1 paket çikolatalı Crem O'le
500 ml süt
içi için file çikolata,fıstık
şeker hamurlu

Yapılışı

Pandispanya kalpli kek kalıbında pişirilir. Soğuyunca ip yardımıyla ikiye kesilir.Sütle hafifçe ıslatılır.Krem şanti ve crem ole beraberce 500ml sütle koyu bir kıvamda çırpılır.Kekin arasına kremanın 2/3 ü sürülür.İstedeğiniz malzemeler konulu.(fıstık ,çikolata,fındık vs.)diğer parça kapatıldıktan sonra kalan krema ile kaplanır.
Bu aşamaya kadar bile pasta çok güzel oldu. Gelelim şeker hamurlarına.....
Tezgahınızın üzerine strech filmler yayılır(üstüste 2 büyük parçayı yapıştırdım.)Şeker hamuru bir merdane yardımıyla strechlerin üstünde pastanın büyüklüğü kadar açılır.Daha sonra pastanın üzerine strech üste kalacak şekilde yerleştirilir.Kenarları iyice ayarlandıktan sonra.Strech üzerinden alınır.Küçük şekilleri kurabiye kalıbıyla yaptım.Alt taraflarını suya batırıp yapıştırdım. Bu aşamada yaratıcılığınızı kullanabilirsiniz.İşte hepsi bu....Kolay ve harika bir pasta oldu.

Kısır


Hafta ortasına geldik.Okulların kapanmasına 2 gün kaldı.Kızım karne alacağı için çok heyecanlı. Bu arada yaz için yüzme kursuna yazıldı.Bu yaz yüzme öğreneceği için en başta ben seviniyorum.Neden mi?Geçen sene hafiften yüzmeyi öğrendiği için kolluk simit kullanmayı reddeden kızım,sanki yüzmeyi öğrenmiş gibi balıklama atlama ve dalarak gitme çalışmalarına başladı. Eskiden,çocuk havuzuna kolluk ve simit birlikte girdiği için rahat ediyordum. Yakına çekilmiş bir şezlongda güneşlenme şansı buluyordum.Geçen sene bu hevesleri yüzünden saatlerce havuzda asker gibi onun yanında durmak zorunda kaldım.'Çektiğimi ben bilirim' şeklinde hemen yüzme kursuna yazdırdım. Saatleri beni sınırlasa da gelecekte rahat edebilmek adına götürüp getireceğiz artık.Yeni anneler,sanmayın ki büyüyünce rahat edeceğiz.İnanınki büyüyünce ,istekleri de devreye girince onların mutluluğu adına bir çok fedakarlık sizi bekliyor olacak. Şimdi anlıyorum ki bebekliği daha rahatmış.

Gelelim kısırın tarifine.....
Malzemeler;
(Yukarıda gördüğünüz kase miktarında yapmak için kullandığım ölçüleri yazıyorum. Miktarı arttırabilirsiniz.)
1 çorba kasesi çiğ köftelik ince bulgur
1 çorba kasesi sıcak su
1 yemek kaşığı biber salçası
1 yemek kaşığı salça
kırmızı toz biber
1 su bardağı mısır
1 su bardağı kornişon turşu
maydanoz(isterseniz yeşil soğan ve nane de yeşillik olarak konulabilir.Kısırın iç malzemesi tamamen isteğe bağlıdır.)
1 tatlı kaşığı zeytinyağ
tuz

Yapılışı;
Bulgur ve salçalar bir kaba beraberce konulur .Üzerine sıcak su gezdirilim salçayı bir kaşık yardımıyla iyice yedirelim.Üzerini kapatarak beklemeye bırakalım. Diğer malzemeler küçük küçük doğranır.Şişen bulgura karıştırılır.Son olarak üzerine hafifçe zeytinyağı gezdirilir ve karıştırılır.

Cam Boyama,pasta servis tabağı....


Bu da bu sene benim gibi kursa gönül veren arkadaşım Betül 'ün cam boyama örneği.Onun çalışmalarını daha sonra ayrıntılı yayınlayacağım.Harika şeyler yaptı bu sene....
Çatlatmasının şeker gibi bir hali var değil mi ? Cam üzerine değişik bir örnek.Üzerinde bir sürü teknik var. Yaratıcılığı için tebrik ediyorum canım arkadaşımı...Oğluşu Kerem'in o muzip gülümsemesi de nazar değmesin dedirtecek güzellikte...
1 milyoncularda çokca rastlayabileceğiniz pasta servis tabağının yapılışı;
Tepsinin alt zeminine açık pembe akrelik boya sürülür.Boya çatlatmayla çatlatılır.Uygun dekopaj transfer tutkalıyla yapıştırılır.Boşta kalan yerler,altın yaldız üzerine pembe cam boyası sürülerek çatlatılır.
Son olarak boncuk boyayla süsleme yapılır.

11 Haziran 2007 Pazartesi

Yazı karşılarken....

Kaç gündür yağan yağmur sinirlerimi bozmaya başlamışı ki ,eşim haftasonu Mersin'e gitmeyi önerdi. Hava bozuk olduğu için mırın kırın etsemde beni ikna etti ve çıktık yollara. Mersin e varınca havanın güzelliği ve şehrin canlılığı 'iyiki gelmişim' dedirtti.Cumartesi günü Mersin de şehri dolaştıktan sonra oranın ünlü bir tantunicisinde öğlen yemeğimizi yedik. Gerçekten, ünlü yemekleri yerinde yemek bir başka oluyor.(Rejim ne oldu diye sormayın lütfen)Yemekten sonra sahil kenarında yürüyüş ve bir fincan kahve yüzümdeki gülümsemeyi sırıtış boyutuna getirdi.Kahvemizi içerken küçük bir kuş sürekli erafımızda gezindi durdu. Şehirde vakit geçirdikten sonra yazlığa doğru yola çıktık.Eve gelince orayı ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha hatırladım.Eşimle bu yaz sık sık gelmeye karar verdikAkşamda kendimize balık ziyafeti çektik.Uzun senelerdir kzımdan ayrı geçen ilk haftasonumda her anımda onu ansamda ,sadece bana ait olan zamana ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım. Eşimle uzun sohbetler etme şansı buldum. Günün koşturmaları arasında birbirimiz adına konuşmadığımız, atladığımız bir sürü ayrıntı olduğunu fark ettim. Fark edebilmek de güzel bir şey ama....
Ertesi gün erkenden kalktık.Sabah yürüyüşümüzü yaptık. Yeni mozaiğim için taş topladık. Balkonda çayımızı demledik ve güzel bir kahvaltı ettik. Kanepeye uzanıp kitabımı okurken sessizliğin ve dalgaların sesi eşlik etti sadece bana.Öğlen hava iyice ısınınca senenin ilk denizine girdim. Kumsalda güneşlendim.Bu haftasonunun en güzel tarafı hiçbirşey için endişelenmem ve acele etmem gerekmiyordu. Aslında pazar akşamı dönecekken bir gece daha kalmaya karar verdik.Bu arada çok güzel fotoğraflar çekme şansım oldu....
Yazı karşılarken ,geçirdiğim bu güzel haftasonunun ,diğerleri için bir başlangıç olmasını diliyorum....

sergi

Hepinze iyi haftalar diliyorum....
Hafta sonu Mersin'de harika bir haftasonu geçirdim. Deniz kokusu özlemim nihayetlendi. Bu sabah alelacele sergimize yetiştim.Harika bir sergi olmuş. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.Sergi'den ve Mersin seyahetimden notlar artık yarına....

8 Haziran 2007 Cuma

CUMARTESİ PASTASI,Alman Pastası ve tavşan kız

Küresel ısınma,kuraklık derken yağmur iyice hızını arttırdı. Bir anda şiddetli bir yağmur yağıyor , sonra güneş ısıtıp yakmaya başlıyor ortalığı...anlaşılır gibi değil.Susuzluk sorununa ilaç gibi geldi ama!
Bugün tavşan kızımla size alman pastası hazırladık. Tarif sevgili
oktayusta 'dan. Ne zamandır denemek istiyordum. Siz de denemek isteseniz kolay ve pratik bir alman pastası.

Malzemeler;

2 yumurta

1 çay b. yoğurt

1 çay b. margarin(oda ısısında)

1 s.b. tozşeker

1 t.k. kabartma tozualabildiği kadar un

kreması için:
(Ben sütü azaltılarak Crem O'le vaniyalı kullandım.İsteyenler için tarif aşağıda...)

2.5 s.b. süt

3 ç.k. un

1 yumurta sarısı

1 çay b. tozşeker1 p. vanilya

üzeri için:

pudra şekeri

süslemek için:

evdeki meyvalar

HAZIRLANIŞI:

Hamur için gerekli tüm malzemeleri karıştırarak un ilave edin. Yumuşak bir hamur elde edin.Diğer taraftan kremayı pişirin ve soğutun. Hamurun üçte ikisini bir yuvarlakkalıba yerleştirin. Kenarlarını yükselterek kremayı koyun. Ayırdığınız parçayı açıp kremanınüzerine kapatın. 170 dereceli fırında hafif renk alana kadar pişirin. Soğuduktan sonra çilekve pudra şekeri ile süsleyin. İyice soğutup servis yapın

7 Haziran 2007 Perşembe

Pratik pasta,bisküvili pastayı 10 dakikada hazırlayın...



Kızım yine pasta yapalım diye tutturunca,daha önce nette gördüğüm bu pastayı yapmaya karar verdim.İyi ki de yapmışım bir gün sonra ,çocuklaçocuk ekibi arkadaşlarımın nazik ziyaretinde ,onlara ikram etme şansım oldu.Yapımı 10 dak bile sürmedi ve dilimledikçe ortaya çıkan görüntüsü çok hoşuma gitti.Hiç pasta sevmeyen eşim bile 2 dilim yedi.
Gelelim tarife....

Malzemeler:
1 paket alpella (2 renkli pötibör)
1 paket kremşanti sade
10 adet çilek(meyva isteğe bağlı içine muz da çok yakışıyor.)
1 çay bardağı ceviz
süslemek için hindistan cevizi

üzeri için sos
200 ml süt ,
1 yemek kaşığı nişasta
1 limonrendesi
2 yemek kaşığı şeker

Yapılışı;

Bir tepsinin içine strechfilm ler yayılır.Kesilmiş poşetleri de kullanabilirsiniz.Bunun üzerine bisküviler, üç tanesi yanyana olmak üzere 4 sıra dizilir ve bir dikdörtgen elde edilir.Üzerine krem şanti sürülür. Bunun üzerine 2. kat bisküvi dizilir.Tekrar krem şanti sürülür.Ortasında kalan bisküvinin üzerine çilekler küçük parçalara kesilip konulur.(İsterseniz bütün halde de koyabilirsiniz.Ben keserken kolay olması için kestim. Muzu bütün halinde koyabilirsiniz.Yumuşak olduğu için kesimi kolay olur.)Cevizler üzerine serpilir.Daha sonra pastanın yukarıdaki şeklini oluşturabilmek için naylonun alt kısmından iki elinizle boşta kalan bisküvilerin uç kısımlarını birleştirerek üçgen haline getirin.Poşetle iyice sararak buzdolabında en az 3 saat beklemeye bırakın. Servis etmeden önce pastayı poşetlerden ayırın ve hazırladığınız sosu üzerine dökün.Hindistan ceviziyle süsleyin...

6 Haziran 2007 Çarşamba

Çocuklarda dil gelişimi


6 yaşındaki kızım Melis, bir iki ay içinde inanılmaz büyüdü. Karşılıklı sohbetlerimizde düzgün cümleler kurmaya başladı.Söyledikleri daha anlamlı ve duygu yüklü. Büyüdüğünü konuşmalarından daha iyi anlıyorum.Çocuklarda dil gelişiminin ne kadar önemli olduğunu unutmayalım. Bu sebeple sizlerle bazı bilgileri paylaşmak istedim.Bebeğinizin doğumdan itibaren her aşamasını takip edin.Çocuğunuzun dil gelişiminin doğru yönde ilerlemesi ileriki yaşlar için çok önemli.







Konuşması geciktiyse..
Konuşmanın gerçek anlamda gecikmesinin birkaç ana nedeni vardır. En sık rastlanan nedenler işitme sorunları ve iletişim kurma konusunda isteksizliktir.Doğuştan gelen bir sorun nedeniyle ya da sık geçirilen ortakulak iltihabı sonucunda işitme zorluğu olduğunda çocukların çevrelerinde konuşulanları anlamaları konuşmaları etkilenecektir. Çocuğunuzun iyi işitmediğini düşünüyorsanız bu kaygınızı mutlaka doktorunuzla paylaşın.Günümüzde doğumdan hemen sonra yapılan basit bir test ile bebeğin herhangi bir işitme sorunu olup olmadığını tesbit etmek mümkün.Bazı gelişimsel bozukluklar sosyal hayat için çok gerekli olan iletişim gereksinimini ortadan kaldırmaktadır. İletişim gereksinimi olmadığında konuşmanın gelişmesine de gerek kalmamakta. Otizm ve benzeri rahatsızlıkların ilk belirtileri içe dönüklük ve konuşma gecikmesidir. Konuşma gecikmesi olan çocukların gelişimsel açıdan değerlendirilmesi iyi olurşmanın mümkün olduğunca normal gelişebilmesi için çok önemli. .

Çocuğun Konuşmayı Öğrenmesine Yardımcı Olacak İpuçları

Çocukların konuşmayı öğrenmesi çok karmaşık bir süreçtir. Bu aşamada sizin katkınız da çok önemlidir. Bu konuda bazı öneriler verilebilir:
Çocuğunuza konuşmak için zaman ayırın. Onun yaptıkları ya da kendi yaptıklarınız hakkında sohbet edin.
Onunla konuşurken sıranızı bekleyin; bir şey söyleyin ve size yanıt vermesine fırsat tanıyın.
Günde en az bir saat, onunla yüz-yüze konuşmak için zaman ayırın.
Odadaki TV, radyo, video, müzik ve bilgisayar oyunları gibi gereksiz seslerin olmadığı ortamda iletişimi deneyin.
Az konuşmanın çocuğunuzun sizinle konuşmasını zorlaştıracağını unutmayın.
Konuşurken çocuğunuza bakın ve size dikkat ettiğinden ve dinlediğinden emin olun.
Çocuğun ifadesinde kullandığı yanlış sözcükleri, "yanlış kullandın" gibi uyarmalar yerine, doğru model olarak, kısa cümle içinde tekrar etmeniz uygun olacaktır.
Dilin, iletişim için gerekli olduğunu ona hissettirin. İşaretle ya da nesnenin ismini söylemeye çalışarak, bir şey istediği zaman; örneğin "Süt mü istiyorsun?" gibi yönergelerle, ona hem uygun konuşma modeli olun hem de istediği nesneyi vererek kendisini ödüllendirin.
Çocuğunuzun her sözcüğü söyleme çabasını övgü ile pekiştirin.

YAŞ TEMEL SOSYAL VE DİL İŞLEVİ
Doğum
İnsan sesiyle rahatlar, ağlaması yaygın olarak rahatsızlık ve açlık ifade eder.
6 hafta
İnsan sesine tepki verir, yumuşak ve keyifli sesler çıkarır; yardım istediği zaman ağlar.
2 ay
Değişik sesleri ayırdetmeye başlar; yumuşak ses tonu daha çok gırtlaktan çıkar.
3 ay
Başını sese doğru yönlendirir; başkalarının konuşmasına sesle cevap verir; mırıltıya başlar, ve değişik heceleri ritmik şekilde tekrarlar.
4 ay
Değişik ses perdelerini kullanmaya başlar, ses tonlarını taklit eder.
6 ay
Başkaları tarafından çıkarılan sesleri taklit etmeye başlar.
9 ay
Yetişkinlerin tonlamasına benzer şekilde anlam ifade eden tonlamalar yapar.
12 ay
Kelime hazinesini geliştirmeye başlar; 12 aylık bir bebeğin kullandığı 5-10 kelimesi olabilir ve sonraki 6 ayda iki katına çıkacaktır.
24 ay
Kelime hazinesi hızlı bir şekilde artar ve tahminen 200-300 kelimeye ulaşabilir; kelimeler genellikle günlük nesnelerdir; ifadeleri tek kelimeliktir.
36 ay
900-1000 arası kelime hazinesi vardır; 3-4 kelimelik basit cümleler kurar (özne ve yüklem); iki kelimeli komut cümlelerini anlar.

3 - 4 YAŞ GRUBU DİL GELİŞİMİ
Günlük yaşamımızda kullandığımız, içmek, açmak, kapamak, uyumak gibi eylemleri belirten resimleri isimlendirebilirim.· Özellikleri belirtilen nesneleri getirebilirim.· İki eylem gerektiren direktiflere uyabilirim. · Çevremdeki nesneleri tanır ve onları adlandırabilirim.· Söylemesem bile dokuzyüze yakın kelimeyi anlayabilirim. · Iki ayri nesneli eylemi gerektiren emirleri yerine getirebilirim.· Beş kelimeli cümle kurarak konuşabilirim.· Zamirle kendimi ifade edebilirim.· Sesimin tonunu ve hızını ayarlayarak konusabilirim. · Yaptığım bir resmi anlatabilirim.· Kendi kendime konuşur ve çok soru sorarım.· Onsekiz adet nesne kartı içinden en az on tanesinin ne olduğunu söyleyebilirim.· Altı kelimelik bir cümleyi, söylendikten sonra tekrarlayabilirim. · Bir hikaye oluşturup anlatabilirim.· Olayları birbirine bağlayıp olan biteni anlatabilirim.

4-5 YAŞ GRUBU DİL GELİŞİMİ
. Özellikleri belirtildiğinde vücudumun kisimlarini gösterebilirim.· Üç nesneli ve davranişlari emirleri yerine getirebilirim.· Resimleri mantikli bir şekilde açiklayabilirim.· Tek başima 3-4 misralik basit şarkilari söyleyebilirim.· Düzgün ve tam cümleler kurabilirim.· Yedi kelimeden oluşan cümleleri kurabilirim.· Geçmiş şimdiki ve gelecek zamanlari doğru olarak kullanabilirim. · On sekiz adet değişik nesne resminden on dört tanesinin ismini söyleyebilirim.· Yakin zamanda yaşanmiş olaylari anlatip, olaylar arasinda ilişki kurabilirim. · Ev adresimi söyleyebilirim.· Kaç yaşimda olduğumu söyleyebilirim.· Sürekli olarak "neden, ne zaman, nasil" gibi sorular sorabilirim.· Kelimelerin anlamlarini merak ederek ne olduğunu sorabilirim.· Gerçekleri hayallerimle kariştirarak hikayeler anlatabilirim.· Artik konuşmalarimda bebeksi konuşmalara yer vermem veya çok az konuşurum.

5-6 YAŞ GRUBU DİL GELİŞİMİ
. Adimi soyadimi söyleyebilirm· Ailemdeki kişilerin isimlerini söyleyebilirim· Telefonumu ve ev adresimi söyleyebilirm· 6-8 kelimelik cümleler kurabilir, söylendiğinde tekrarlayabilirim· Somut nesneleri yapilarina gore daha ayrintili olarak tanimlayabilirim· Soyut nesnelerin anlamlarini sorabilirim· Zit anlamli soyut kelimeleri söyleyebilirim· Zit anlamli somut kelimeleri söyleyebilirim· Günlük yaşantimi anlatabilrim· Yer ve hareket tarif edebilirim· Niçin sorusunu açiklayarak cevaplayabilrim

Kaynak: Development of the Child's Brain and Behavior. B.Kolb ve B.Fontie.

5 Haziran 2007 Salı

Keçe ve inanışlar.....











Bir gezi sırasında hediyelik eşya dükkanından hikayesi ile birlikte satın aldığım keçeyi şans getirmesi için kızımın odasına astım.Keçenin tarihten bu yana her kültür için farklı anlamları olmuş.Yukarıda gördüğünüz keçe,genç kızlar tarafından evlenmeden önce, eşine ve kendisine şans getirmesi için yapılırmış.Evlendikleri gün odalarına asılır ve yerinden hiç kaldırılmazlarmış. Doğu anadoluda çoğu evde hala bunlardan varmış.Keçenin süslenme aşamasında,her işlenen objeyle beraber bereket ve bolluğu temsilettiği söyleniyor.Bu hikaye sonrası,günümüzde kullanım aşamasında fazla yer tutmayan keçeyi, daha iyi anlamak için biraz araştırma yaptım.
En kısa zamanda tamamiyle kendime ait süslemeleri olan' şans keçesi'nden yapıp sevdiklerime hediye etmek istiyorum. Yazın yapmak istediklerimin listesine çoktan aldım bile....
Keçe’nin yapılışı ve Türk kültüründeki önemi...
Kırpılmış ve yıkanmış hayvan yünleri ayrıldıktan sonra boyanıyor. Yarı keçeleşen plakalar haline geldiğinde sıcak su ve sabunla sıkıştırılıp dövülüyor. Parçalara ayrılıyor ve motifler çıkarılıyor. Motifler hasır üzerine seriliyor. Tekrar dövülüyor ve yıkanıyor. İlk yün kumaşları 3. yüzyılda Anadolu’da görülüyor. 10. yüzyıldan itibaren ise Selçuklular’ın Asya keçesi çıkıyor.


KEÇENİN TARİHSEL SERÜVENİ

Keçe M.Ö. 3. yüzyıldan başlayarak, Asya’da yaşayan göçerlerin yaşamında çok önemli bir yer tutuyordu. Asya göçerleri için keçe yalnızca ihtiyaç duydukları değil, aynı zamanda inançlarını, mitolojilerini yükledikleri, hatta tapındıkları bir üründü. Asya keçesi 10. Yüzyılda göçerlerle birlikte Anadolu’ya geldi. Ancak, Hititler’de 3-5. yüzyıllarda keçenin varlığını gösteren mezar buluntularına da rastlanıyor. Hıristiyanlıkla birarada yaşayan keçe, yarı göçer bir toplumun oluşmaya başladığı süreçte İslamiyet’le tanıştı... Müslüman misyonerlerle birlikte keçe de Balkanlar’ı, Kuzey Afrika’yı ve Orta Avrupa’yı gezdi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Saray, ürün standartlarını denetliyor ve ustalara belirlediği yüksek standartlara uygun keçeler sipariş ediyordu. Sergide izleyeceğiniz Topkapı Sarayı’na ait keçeler bu dönemin ürünleridir.

KEÇENİN KÜLTÜREL ANLAMI

Şamanizm döneminde keçe gündelik yaşamda çok önemli bir yere sahipti. Tapınma unsuru olarak kullanılıyordu. Şaman’ın kostümü ile fal bakmak için kullandığı objelerin çoğu keçeden yapılıyordu.

YAŞAMDA KEÇE

Keçe hem kızın, hem de erkeğin çeyizinde mutlaka yer alıyordu. Çadırlara keçeden kadın ve erkek kuklalar asılıyor, bunların hanenin hanımına ve beyine iyi şans getireceğine inanılıyordu.

ÖLÜMDE KEÇE

Ölü yakma törenlerinde ölünün yanına insan boyutunda keçeden bir totem konulurdu. Ölünün külleri totemin üstüne serpilir, bu totemin ona ölüm yolculuğunda rehberlik edecek, kardeş ruhu taşıdığına inanılırdı. Eski Türkler soylu birine ölüm cezası vermek zorunda kaldıklarında kanını akıtmamak gerektiğine inanırlardı. Bu yüzden soylu suçlu keçeye sarılır ve üstünde kırk atlı dolaştırılarak kemikleri un ufak edilirdi.

İKTİDAR SEMBOLÜ OLARAK KEÇE


Eski Türklerde Kağan’ın taç giyme töreninde keçe çok önemli bir yer tutardı. Kağan ak keçeden yapılmış bir seccadeye oturtulur ve seccadeyle birlikte havaya atılarak iktidarı pekiştirilirdi.

Eski terliklerinizi değerlendirin....


Tam da bu aralar geri dönüşümle ilgilenirken...kurstan arkadaşım Şenay bu terlikleri yapmış.Çok hoşuma gittiği için sizlerle paylaşmak istedim. Eski bir polaris teliğini atmak üzereyken aklına bu fikir gelmiş.Kot kumaşla kapladığı yüzeyi, kurdela nakışı ile süslemiş.Elinden dikiş gelmeyen arkadaşlarım(ben de dahil:)))takı mağazalarından alacağınız değişik boncuklarla da süsleyebilir.
Kendi el emeğinizle yaptığınız şeyleri daha bir zevk alarak kullanacağınıza eminim.Arkadaşımın ellerine sağlık....

4 Haziran 2007 Pazartesi

Tatil geliyorrr


Yaz tatili ile birlikte hekimler çocuk ve ergenlerin sağlığı konusunda birçok uyarıda bulunuyorlar.
Ozon tabakasında meydana gelen olumsuz değişikliklerle birlikte güneşin zararlı etkileri; şapka kullanma, güneş gözlüğü seçilmesi ve en uygun güneş yağının özellikleri gibi. Ben melis ilk doğduğundan bu yana krem şeklinde sürülen güneş kremlerini kullanıyorum. Uzun süreli tatillerimizde bu güne kadar bir problem yaşamadım. Özellikle güneşe çıkmadan 15 dak önce sürülmesini tavsiye ederim.Bunun dışında tatil bölgelerinde olabilecek haşere ve zehirli hayvan sokmalarına ya da sıvı ve gıda alımına ilişkin dikkat edeceğimiz unsurlar var. Bunlar için tedbirli olup ilgili krem ve ilaçları ,doktorunuza danışıp yanınızda götürmenizde fayda var.Çocukların yaz döneminde de ders konusunda zorlanmaları, onların bir dinlenme süresi geçirmeden yorgun bir şekilde okula başlamasına ve derslerle ilgili bıkkınlığa yol açabilmektedir. Bu nedenle ders çalışmaya ara verilmesi ve çocuğun okulu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını özlemesi sağlanmalıdır. Yaz dönemi tüm çocuklar için sırasında ilgisi ve dikkati artmış bir çocuk gelişmeye daha açıktır. Oyun tek başına iyi zaman geçirme ve eğlenme demek değildir, aynı zamanda öğrenme ve dünyayı tanımadır. Çocuk için oyun, laboratuvar çalışması gibi deneme, öğrenme içermektedir

Sosyal uğraşılar özellikle sosyal ortamlarda öğrenilir. Bu nedenle, çocukların sosyal ortamlarda bulunmaları desteklenmelidir. Bisiklete binmeyi öğrenmekte zorlanan bir çocuğun peşi sıra bu beceriyi kazanana dek koşturmak, anne baba olmanın zevkli bir aşaması olsa gerek. Bir kez bisiklete binmeyi öğrendikten sonra bir daha böyle bir deneyim ne çocuk ne de anne baba için bir daha yaşanmayacaktır. Çocuğunuzun her aşamasında yanında olmak ona güven telkin eder.Bunu hiç unutmayın. Bir başarı anında, kızımın bana bakarak gülümsemesinden duyduğum hazzın karşılığı yok gibi...

Sağlık Bakanlığı, Çocukları yaz tatiline giren ebeveynlere "Çocuklarınızın Beslenmesine Özen Gösterin", "Zamanlarını Televizyon ya da Bilgisayar Karşısında Değil, Parkta, Bahçede Geçirmelerini Sağlayın" önerisinde bulunurken, bir Çocuğun günde 2 saatten fazla televizyon izlememesi ve çocuklar televizyon karşısında 30 dakikadan fazla hareketsiz durmaması gerektiğine işaret etti.Bunu çocuğunuza uygun dille anlatıp. Televizyona karşılık yapabileceği aktiviteleri birlikte kararlaştırın.
Tatilin çocuklar için anlamı, eğlenmek, dinlenmek, rahatlamak, anne-baba ile daha bol ve keyifli zaman geçirmektir. (melis için yaz tatilinin tek anlamı havuza girecek olması sanki:))Yaz tatili gibi uzun bir tatil döneminde çocukların eğlenerek, dinlenerek, enerji depolayarak, hem psikolojik gelişimlerini hem de zihinsel gelişimlerini olumlu etkileyecek bir şekilde geçirmeleri önemlidir. Bunun için tatil aktivitelerinin de bu amaca hizmet etmesi gerekmektedir.3 aylık sürede aile içinde dengeler nasıl gelişir?Kışın yoğunluğu, sürekli bir şeylerin yetiştirilmesi telaşı aile bireylerinin birbirlerinden biraz uzak kalmalarına neden olmaktadır. Okula giden çocukların erken yatmaları ve erken kalkmaları gerekmektedir. Anne-babanın işten gelmesi, yemeğin hazırlanması, çocuğun ödev telaşı, banyo, yatma saati telaşı, erken uyanma, servisi yakalama telaşı derken genellikle aile bireyleri keyifli bir şey için bir araya gelememekte ve tüm aktiviteler görev gibi yapılmaktadır. Okulların kapanması ile birlikte öncelikle zaman kısıtlaması ortadan kalkar. Havaların geç kararması ve ısınması ile bazen eve daha geç gelinir, açık havada birlikte vakit geçirilebilir ve akşamları ödev ve erken yatma gibi bir zorunluluk olmaz. Anne-babanın çocuğu kontrol etme kaygıları azalacağından ilişkiler daha keyifli bir hal alır. Çocuklar ilgi duydukları aktivitelere yönelirler, sevdikleri oyunlar oynarlar; anne babalarından oyun talep etmeye başlarlar. Çocuklar da aileler de başka ailelerle ve arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirme fırsatı bulurlar. Bu nedenle herkes daha keyiflidir. Tatil özellikle hem anne-babanın hem de çocukların sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için önemli bir dönemdir. Çünkü iş, okul gibi zorunluluklar bazen sosyal yaşamın kısıtlanmasına neden olur ve sosyal yönü zayıf kalan kişiler, hem daha huzursuz ve mutsuz olurlar hem de bu duygularını paylaşma ortamları olamadığı için bazı psikolojik sıkıntılar yaşayabilirler. Tatil döneminde çocuklar okul döneminden farklı olarak hedef olmaktan da çıkarlar. Okul döneminde ister istemez her program ve düzenleme çocukların okul saatine ve ödevlerine göre ayarlanmaktadır. Bu nedenle programdaki aksamalar hep çocuk üzerinden konuşulur. Tatille birlikte çocuklar da aileler de daha rahat olmaya, daha rahat sosyal planlar yapmaya başlarlar.Yaz dönemi: Aile için iletişimi güçlendirmek için fırsat dönemi!Ailede iletişim, aile bireylerinin tümünün birbirini anlaması, kendini rahat ve düzgün ifade edebilmesi, olumlu ve olumsuz tüm duyguların konuşulabilmesi ve dolayısıyla yaşanabilecek çatışmaların en aza indirilip etkin bir şekilde çözülebilmesi anlamına gelir. Bir çok ailede bu iletişimin yetersiz olduğu ve bu nedenle sıklıkla yaşandığı, sonuçta da huzursuzlukların, mutsuzlukların, ayrılıkların ve ciddi psikolojik problemlerin yaşanabildiği bilinmektedir. Bu nedenle tüm ailelerin yaz dönemini kendileri için bir fırsat, yenilenme, problemlere çözüm geliştirmek için yeni denemeler yapma dönemi olarak değerlendirmeleri gerekmektedir. Aile içinde okul gibi çok önemli bir gündemin ortadan kalkmış olması ciddi bir rahatlama sağlar. Kışın problemlerini yaza da taşıyıp orada da huzursuzluğu devam ettirmek yerine yeni düzenlemeler yapmak ve birlikte keyifli ve sorunların konuşulabildiği, çözüm önerilerinin getirildiği bir dönem geçirmek gerekmektedir. Toplumumuzda anneler genellikle çocukların her türlü sorunundan sorumludurlar ve bu nedenle çocuklarla anneler arasında daha fazla sorun yaşanır. Anne çok daha fazla kontrol etmek, çok daha fazla uyarmak zorunda kalır. Babalar ise problemler çok büyüdüğünde devreye girerler. Yaz döneminde özellikle birlikte geçirilecek yaz tatillerinde babaların çocuklarla daha yoğun ve etkin zamanlar geçirebilmeleri, onları ilgi ve yetenekleriyle, olumlu ve olumsuz duygularıyla tanıyabilmeleri önemli bir boşluğu dolduracaktır. Hem kız çocuklar için hem de erkek çocuklar için baba ile geçirilen zaman çok önemli ve gereklidir. Problemlerin hep anne aracılığıyla konuşulması ve anne üzerinden çözülmesi, baba ile iletişimin sınırlı kalmasına ve anne ile ilişkilerin de bozulmasına neden olabilmektedir. Ayrıca anne ve babanın değişik problemlere bakış açısı birbirinden farklı olabilir. Çocuğun değişik problem çözme biçimleri konusunda hem anneyi hem babayı model alması kendi özgün kararlarını geliştirebilmesi açısından çok önemlidir. Örneğin sürekli anne ile ilişkide olan ve hep annenin çözümlerini izleyen çocuklar hem anneye çok bağımlı kalmakta hem de dış dünyada kendilerini ortaya koymakta ve problem çözmekte zorluklar yaşayabilmektedirler. Bu nedenle özellikle yaz tatilinde babanın çocukla daha fazla birlikte olması, sorunların çözümü konusunda örnek olması, çocuğun başarılı olduğu alanlarda onu övüp takdir etmesi, bir takım aktiviteleri (örneğin spor) çocuğuyla birlikte gerçekleştirmesi çok önemlidir.Kış döneminde çok çalıştığını bu nedenle yazın dinlenmeyi, eğlenmeyi ve ilgi duyduğu aktivitelerle ilgilenmeyi hak ettiğini vurgulayın.Birlikte sosyal programlar planlayın. Sevdiğiniz dostlarınızla, arkadaşlarınızla, mümkünse açık havada bir araya gelin ve çocuğunuzun da sevdiği kişilerle ve arkadaşlarıyla vakit geçirmesi için olanak yaratın.Çocuğunuzun oyunlarını dikkatle gözlemleyin; oyun ortamı çocukların kendilerini en iyi ifade ettikleri ortamdır. Onların kaygılarını, sevinçlerini, üzüntülerini, korkularını, oyunlarını gözlemleyerek anlayabilirsiniz. fark ettiğiniz duygularını daha rahat ifade etmeleri için ortam hazırlayın. Olumsuz duyguları için onları yargılamayın, eleştirmeyin.Çocukların davranış problemleri karşısında hemen cezalandırıcı ve uyarıcı olmak yerine davranışa neden olan duygunun ne olduğunu anlamaya çalışın ve bu duyguyu çocukla konuşun. . Bu tür davranışları birer davranış problemi olarak ele almadan önce onu yeterince dinleyip dinlemediğinizden emin olun.

Koca bir yaz bizleri bekliyor..........

Rölyef,atlar ve anne olmak...


At figürünü,bana özgürlüğü çağrıştırdığı için çok seviyorum. Sadece koşsam,koşacak enerjiyi kendimde bulsam...Biz anneler o enerjiyi çoğu zaman kaybedip,aynı koşmalara devam ettikçe yavaş yavaş yaşlanmaya başlıyoruz işte.Kendimize ayırdığmız zamanları çoğaltmalıyız.
Sabah kahvemi elime alıp,Vivaldi mi cd ye koyup,kitabımdan bir kaç satır okuduğum günler geride kaldı. Bazı akşamlar kızım uyuduktan sonra kitap okuyabilsem de müzik dinleme saatlerim onun uyanmaması için azalmış durumda. Sabah gazetemi okurken bile ;'yapacağım alışveriş listesi,evin temizliğiyle ilgili gerekenler,kızın okuluna gidip öğretmeniyle konuşmam gerekenleri'düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Salt yazıyı okuyup yorumlamak için beynimin anne ve eş tarafını boşaltmam gerekiyor herhalde.Bu da istediğim bir şey değil:)))
Biliyorum ki atlar kadar özgür olmak hiç mi hiç istemiyorum.Özgür yaşam,yalnızlığı çağrıştırıyor bana.Her istediğini yapabilmek için sorumluluklarının olmaması gerekir.Sorumluluklarımla mutluyum galiba...Arada bir söylensem de kendi seçtiğim yaşamın içinde yer alıyorum.Bunun getirdiği sorumluluklarda tatlı yorgunluklar şeklinde benimle beraber yaşlanacak....

3 Haziran 2007 Pazar

Pazar yazısı ve bir zamanlar İstanbul...

Hepinize iyi pazarlar!
Yazın bu ilk günlerinde,evde oturasımız gelmiyor. Caddeler,sokaklar gezmeye çıkmış insanlarla dolu. Kışın rehavetini üzerimizden attık nihayet. Özellikle yeşil alanlar,deniz kenarları ve buralarda içilen bir çay, mutluluk kaynağı olmaya yetiyor.Bir de çarpık kentleşme olmasa;yeşil alanlara ve parklara daha çok yer verilmiş olsa,uzaklara gitmeden çocuğumuzu açık havada gezdirme şansımız olurdu.Yukarıda nostaljik İstanbul kartpostalları var.Bir de şimdiki halini düşünün. Boğazın etrafında bina yapılmamış açıklık kalmadı neredeyse...
Görüntü ve ses kirliliği aldı başını gidiyor. Mesela Mecidiyeköy'de kızım için bir tane bile oyun parkı bulamadım. En yakın park için en az 20 dak. arabayla gitmek gerekiyor.
Kayseri'nin en sevdiğim yanlarından biri de yeşil alanların fazlalığı.Herkesin evinin yakınında bir park var.Kızımın ilk bebeklik yılları açık havada oynayarak geçti.İstanbul'a gittiğimiz zaman bu tip yerleri gözlerimiz daha çok arıyor.Ben de sakinliğe alıştım mı nedir?Kayseri'nin en sevdiğim mevsimini yaşıyor olmamdan kaynaklanıyor bu tabiii.Gene de deniz kokusunu özlüyorum.Özlemler hiç bitiyor anlayacağınız.
Bugün,eşimin mezun olduğu,kızımın da şu an okuduğu okulun 40. yıl şenlikleri var. Bütün dostlar bir arada olacağız.Melis bir haftadır bugünü hayal ediyor.Sizler de eminim aileniz ve dostlarınızla beraber güzel bir gün geçirirsiniz.....

1 Haziran 2007 Cuma

ahşap boyama,transfer uygulamalı kutu


Haftasonu geldi çattı. Yazın bu ilk haftasonunda kendime vakit ayırıp,bakım yaptırmaya karar verdim. Mozaikdi,ahşap boyamaydı derken ellerim bakımsızlık abidesi haline geldi.Saçlarım deseniz kesimi çoktan gelmiş.Beni bugün güzellik salonu paklar ancak...Vaktimi bu tip yerlerde öldürmeyi çok sevmesem de bakımlı olmak adına mecbur kalıyorum.Yüzüme ve ellerime blogumda yer alan maske tariflerinden birini uygulayıp doğru kuaföre gideceğim.Maskelerin fiziksel etkisinin yanı sıra psikolojik olarak beni rahatlattığını söyleyebilirim.Hadi,kendinize iyilik yapıp bir tanesini deneyin!Yaz aylarında güneşin etkilerinden kurtulabilmek için cildinizin nemini korumaya özen gösterin!
Bu çalışma da değişik bir uygulama ile yapıldı. Kutunun üst kısmı beyaza,diğer kısımlar kahverengiye boyanır.
Transfer tutkalı sürülür ve resim asıl yüzü altta kalacak şekilde yapıştırılır.1-2 gün beklenir ve nemli bir bezle kağıt yavaş yavaş parmağımızın ucuyla çıkarılır. resmin tahtaya geçtiği görülecektir.Son olarak boncuk boyayla süsleme yaptım ve altın yaldızla eskitme yaptım.