25 Şubat 2008 Pazartesi

Meraklılara otsal bir test.....




Hangi 'OT'sunuz?*


doğum tarihinize göre hangi otsunuz?


ocak 1 - 9 --- isirgan otu


ocak 10 - 24 --- ebegümeci


ocak 25 - 31 ---dereotu


subat 1 - 5 --- bildigimiz ot


şubat 6 - 14 ---Çimen


şubat 5 - 21 --- maydanoz


şubat 22 - 28 --- kivircik


mart 1 - 12 --- sarmasik


mart 13 - 15 ---dereotu


mart 16 - 23 ---ebegümeci


mart 24 - 31 --- bildigimiz ot


nisan 1 - 3 --- ısırgan otu


nisan 4 - 14 ---kıvırcık


nisan 15 - 26 ---ebegümeci


nisan 27 - 30 --- maydanoz


mayis 1 - 13 --- sarmaşık


mayis 14 - 21 ---Çimen


mayis 22 - 31 ---dereotu


haziran 1 - 3 --- ebegümeci


haziran 4 - 14 ---maydanoz


haziran 15 - 20 --- sırrgan otu


haziran 21 -24 ---sarmaşık


haziran 25 - 30 --- bildigimiz ot


temmuz 1 - 9 ---ebegümeci


temmuz 10 - 15 --- Isırgan otu


temmuz 16 - 26 ---Çimen


temmuz 27 - 31 --- bildigimiz ot


agustos 1 - 15 --- sarmaşık


agustos 16 - 25 ---ebegümeci


agustos 26 - 31 --- maydanoz


eylul 1 - 14 ---Çimen


eylul 15 - 27--- bildigimiz ot


eylul 28 - 30--- Isırgan otu


ekim 1 - 15 ---sarmaşık


ekim 16 - 27 --- maydanoz


ekim 28 - 31 ---kıvırcık


kasim 1 - 16 --- dereotu


kasim 17 -30 ---bildigimiz ot


aralik 1 - 16 ---Isırgan otu


aralik 17 - 25 --- sarmaşık


aralik 26 - 31 ---Çimen
Isırgan otu :cekici ve populersiniz. . kolayca arkadas edinebiliyorsunuz. . kendinden emintavirlarinizla grup icinde liderlige yakisiyorsunuz. eger sizinliderliginizi kabul etmiyorlarsa uygun bir yöntemle kabul ettiriyosunuz,yine olmazsa ısırıyorsunuz. ..*




bildiğimiz ot :*utangac ve sevimlisiniz. tanimadiginiz insanlarla konusmayi sevmez ama arkadaslarinizla herseyi paylasabilirsiniz. arkadas seçiminde oldukça dikkatlisiniz. sevilen birisiniz. dogayi çok seversiniz öylesine bir otsunuz.

Sarmaşık:* yerinde duramayan birisiniz. durmadan ona buna sarilip duruyosunuz cok arkadasiniz var ve sosyal yasaminiz cok renkli. dedikoduyubiraz seviyorsunuz. sizi taniyan sizin gibi biri daha olmadigini dusünüyor.dikkat cekmeyi cok seviyorsunuz.*
Kıvırcık : *esrarengiz birisiniz. ne zaman nasil davranacaginiz pek belliolmuyor. bazen herseye salata oluyosunuz. cogu seyden ilk sizin haberiniz oluyor bu yuzden cok ilgi görüyorsunuz.*
ebegümeci:* sessiz sakin ama cok zekisiniz. dost canlisi, sevilmeyibekleyen tavirlariniz ilgi cekiyor. her yerde olmayan insan sagliginayararli bir kisilige sahipsiniz kucuk bir arkadas grubu size yetiyor. fazlapopuler olmasaniz da yakinlarinin el ustunde tuttugu birisiniz*
dereotu:* siz lider olmak icin dogmussunuz. ama yapacak bisey yok bazi organizasyonlarda sadece degisik tad birakiyorsunuz o kadar. sözünü dinleten, dedigini yaptiran birisiniz. kararli tavirlariniz cevrenizdekilerietkiliyor. insanlarin arkadas olmak isteyebilicegi birisiniz.*

maydanoz : *uyumlu, herseye maydanoz olmak burdan gelir sicakkanlibirisiniz. size nasil davranilmasini istiyorsaniz siz de herkese oyle davraniyorsunuz. sadik ve dürüstsünüz, yapmacik insanlara ve dedikoduya karsisiniz.*
Çimen: *cok hassas ve narinsiniz. (çimlere basmayin ) kolay aşık koluyorsunuz. ne cok utangac ne cok giriskensiniz. arkadas grubunuzda kırılmamasi icin kollanan birisiniz.

24 Şubat 2008 Pazar

pratik tatlı,pazar halleri ve kar





Şehrimize gene kar yağdı.Sabah kar yağışıyla uyanmak eskiden mutluluk verirdi.Şimdi ise kesinlikle mutsuzluk kaynağım oldu.Gözümde bir şirinliği kalmadı .

Klasik bir pazar günü geçirdik.Melis hanımın uzun zamandır beklediği filme gittik.Alışveriş merkezi tıka basa insan doluydu yemek katında oturacak yer bile yoktu. Bir süre sonra kalabalık insanın kafasında uğultuya dönüşüyor.Neyseki film benimde hoşuma gitti.Animasyon karakterlerini seviyorum.Winx kızlarının gözleri zamanımızın çizgi filmi Şeker Kız Candy i hatırlattı.Kocaman mavi gözleri çok hoşuma giderdi.


Bloom ailesini klupteki arkadaşlarıyla bulmaya çalışır ve kötülere karşı iyilik perilerinin gücünü bir kez daha kanıtlar....

Kız anneleri haydi sinemaya...



Geçen hafta ziyaretime gelen arkadaşlarım için yaptığım pratik tatlımda sıra..
Bu aralar kime yapsam bayılıyor.Hafif ve lezzetli bir tatlı oluyor hem de yapılışı kolay.

Malzemeler

200 gr tel kadayıf
1 paket Dr Oetker Tavuk Göğsü
500 ml süt
1 yemek kaşığı tereyağ,1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı toz şeker




Hazırlanışı


Tel kadaıflar büyük teflon tencerede tereyağ ve zeytinyağı ile 30-35 dakika ara ara tahta kaşıkla çevrilerek iyice kızartılır.Ocğın altını kısmaya yakın toz şeker konulur.

Kızaran kadayıflar 2 eşit parçaya bölünür.

Bu arada Tavuk göğsü tarife göre yapılır.Eğer misafiriniz çoksa 2 paketi 1kg sütle pişirebilirsiniz.

İlk olarak yarım ölçü kadayıf borcamın altına serilir ara kata tavuk göğsü kepçe ile üzerine dökülür.Bunun üzerine de geri kalan kadayıflar konulur.En az 2 saat bekledikten sonra afiyetle yenilir.


21 Şubat 2008 Perşembe

Sadece bizim ülkemizde olur!

Sadece Bizim Ülkemizde Olur
Yeryüzünde insanlar ya sigara içerler ya da içmezler. İçenler, sigaralarını çakmak ya da kibritle yakarlar. Ve bunların bir kısmı da kanserden ölür. Ama, dünyada demir çelik haddehanesinde çalışan hiçbir işçinin, sigarasını yakmak amacıyla 600 tonluk pres makinesinin arasından emekleyerek geçip 2450 santigrat sıcaklığındaki fırına ulaşmaya çalışırken can verdiği görülmemiştir. Türkiye'de görülmüştür, Karabük'te...
*********************
Bütün dünyada haşerat, özellikle sivrisinek vardır, buralarda da sinek ilacı kullanılır. Ama, sivrisinek yutup da midesine kaçan sineği öldürmek üzere ağzına Shelltox sıkmak suretiyle zehirlenip ölen, Türkiye'dedir. İstanbul, Sultanbeyli'de...
*********************
Dünyanın her yerinde insanlar berbere gidip tıraş olurlar Ama hiçbir berber, rahatlatmak amacıyla müşterinin kafasını sağa sola kanırtırken adamın boynunu kırıp onu öldürmemiştir. Türkiye'de öldürmüştür, Erzurum'da...
*********************
Dünyanın hiçbir yerinde bankamatikten para çekmek için düğmeye bastığınızda elektrik çarpmaz ve ölmezsiniz Türkiye'de ölürsünüz, Bozcaada'da...
*********************
Dünyanın hiçbir yerinde, otoyolda giderken radyoda duyduğu göbek havası eşliğinde göbek atmak için arabayı 'sağ şeride çeken' ve az sonra da arkadan gelen arabanın çarpması sonucu ölen bilinmez. Türkiye'de bilinir, Adapazarı'nda...
********************* Nüfus sayım günü sokağa çıkma yasağı nedeniyle bomboş otoyolda (Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur ve olamaz) sayım görevlisi 'bariyerlere' çarpıp ölmez. Burada ölür, Gebze'de...
*********************
Dünyanin hiçbir yerinde aynı işyerinde biri gece, biri de gündüz vardiyasında çalışmakta olan ve her ikisi de 'mobilet' kullanan bir baba-oğul, birisi işten çıkıp eve gider, öteki evden işe gelirken bir kavşakta karşılaşmazlar ve birbirlerine selam vermek için ellerini kaldırınca çarpışıp her ikisi de ölmezler. Burada olur, Konya'da...
*********************
Dünyanın hiçbir yerinde gemi mühendisi kazanı kontrol etmek için kazana girdiğinde biri gelip kazanın kapağını kapatmaz ve sonra da gemi yola çıkmaz. Bizde olur, Kocaeli, Dilovası'nda... *********************
Dünyanın hiçbir yerinde bir adam ayakkabısının içine kaçan taştan kurtulmak için elektrik direğine yaslanıp ayakkabısını çıkarıp silkelediğinde, yoldan geçen bir başkası onu elektrik çarptığını sanmaz ve elektrikle bağlantısını kesmek amacıyla kafasına kürekle vurarak onu öldürmez. Bizde öldürür, Rize'de

20 Şubat 2008 Çarşamba

eve döndüm....

Pazar akşamı başlayan dönüş çabalarım,salı akşam uçağının sorunsuz kalkması sonucu nihayetlendi. Kızıma ve evime kavuştum. THY nın sorumsuz davranışlarını eleştirmeen geçemeyeceğim.Havaalanına o karda kışta gitmek zaten bir sorun.Telefonla bilgi almak mümkn değil aradığımızda uçak kalkacak deniyor.Alana vardığımızda ise ilk önce 30 dak daha sonra 1 saat rötar derken iptal ediyorlar uçağı...
İnsanlar perişan halde geri dönmeye çalışıyor.Herkesin evi olmadığı için kalacak yer bulma telaşı başlıyor ondan sonra....
Dün akşam rötarsız sorunsuz indik şehrimize.Arabayı havaalanında bırakmıştık.Araba kara gömülmüş haldeydi.Yarım saatten fazla arabayı kurtarmaya çalıştık.Temizlemek bir yana etrafı da karla kaplandığı için yerinden oynatmak için arabayı itmek zorunda kaldım.Otopark için bir sürü para almayı bilen yetkililerden birtek kişi yoktu etrafta....
Bir şekilde kurtulduktan sonra ellerim ayaklarım buza dönmüş halde kızıma kavuştum.Bir daha karda kışta yola çıkmama kararı aldım.Çıkarsam da kızımı almadan bir yere gitmem....
Nasıl özlemiş anlatamam...
Beni ve babasını defalarca öptü.Sarıldı.Bizi görünce yaşadığı sevinç görülmeye değerdi.Allah kimseyi anne ve babasız bırakmasın.Kaç gündür ona özveriyle bakan babanne,hala ve dedemize de teşekkür ettikten sonra sıcak evimize döndük.....

18 Şubat 2008 Pazartesi

karlar düşerr,düşer düşer ağlarım....

Bloğumu takip eden veya beni tanıyan arkadaşlar bilirler,Kayseri-İstanbul hattının sürekli yolcusuyum.Bu kez sadece haftasonu için kızımı bırakıp eşimle geldim İstanbul'a.....
Geçen haftalarda bir kez babasıyla bırakıp annemin ameliyatı için gelmiştim .O zaman babası yanında olduğu için gönlüm çok rahattı.Bu sefer okulunu ve aldığı kursları göz önünde bulundurararak onu babaannesinin yanında bıraktık.Dün akşam bastıran kar yüzünden uçağımız iptal oldu.Bugün de muhtemelen gidemeyeceğiz.Aklım kızımda...O yanımda olsa hiç problem değil....1 hafta daha kalabilirim.Sanki orada öksüz ve yalnız kalmış gibi hissediyorum.Onun çok iyi bakıldığını bilsem de uzakta olmak zor geldi.İlk kez havaalanından eve kös kös geri döndüm.Onca senedir gidip gelirim,1 kez ,3 saat sis sebebiyle beklemek dışında,geri döndüğüm olmamıştı.Bir de ne zaman kalkacağını bilmediğim için ayrı bir endişe var içimde....
Bu bana ders oldu.Bir daha onu bırakıp hiçbir yere gitmek yok!
Dün akşam havaalanını görmenizi isterdim.İnsanlar üstüste kimse doğru dürüst açıklama yapmıyor...En az 2-3 saatlik rötarlar...Sürekli gelen dolu havaalanına fakat giden olmadığı için kapasitesini aşmış vaziyetteydi...
Herkesin sinirleri gerilmişti anlayacağınız.Bu karda kışta benim gibi yollarda kalan insanlara allah sabır versin diyorum!
Beni de en kısa zamanda kızıma kavuştursun tabii....
Eveet şimdi eşim bugünki uçağın da iptal edildiğini söyledi.Karayolları da kapalı olduğu için yarını bekleyeceğiz....

12 Şubat 2008 Salı

faydalı bir link...poster yapımı....


Kendi posterinizi yaratmak isterseniz tıklayın....Benim çok hoşuma gitti....

11 Şubat 2008 Pazartesi

gülümseten fotoğraf ve un helvası

Ablam eskileri karıştırırken bu fotoğrafı bulmuş.Gülümsetti beni...Annem ve babam 30'undalar burada...Ben de herhalde6-7 aylık.....
Çcukluğumu ve ilk gençlik yıllarımı mutlu geçirdim .35 seneyi devirdik...Annemin ve babamın kimbilir ne hayalleri vardı o zamanlar acaba kaçını gerçekleştirdiler....
Planlama konusunda daha hassas davranmam lazım galiba...seneler çabuk geçiyior.2007 yi kayıp yılım olarak düşünüyorum.Hastalıklar ve bana yaşattığı üzüntüler...
Bu sene yapmak istediklerimi bir bir gerçekleştirmeyi ümit ediyorum...
Geçen sene ihmal ettiğim arkadaşlarımı aramak daha sık görüşmek,kendime vakit ayırmak ilk aklıma gelenler.....

Bir balık akşamı sonrası eşimin tatlı krizi tutunca un helvası yapmaya karar verdim.Özlemişm de tadını en son ne zaman yediğimi hatırlamadım bile...Bu tadı özleyenler için pratik bir tarif...


Malzemeler:
1,5 su bardağı şeker
2 su bardağı un
2 su bardağı su
100g. tereyağı
2 yemek kaşığı sıvı yağ
Yapılışı:
Tencerede yağ eritilir. Un ilave edilip kısık ateşte yaklaşık 20 dakika rengi dönene kadar kavrulur.
Başka bir tencerede su ve şeker şerbet haline getirilir.Kavrulan unların üzerine karıştırarak dökülür.Ağzı kapalı bir şekilde 10 dakika demlenmeye bırkılır.Üzeri süsleyip servis edilir.
Okulların açılmasıla hayatım tekrar düzene girdi.Kızımı bu tatilde oyalamak çok zor oldu.Okulda boşalttığı enerjisi beni mutlu etmeye yetiyor...
Yeni bir hafta yeni bir dönem ve mutluyum yeniden....

3 Şubat 2008 Pazar

koku


Bazen yeni bir kitaba başlarsın ve bitirmeye fırsatın olmaz.Kitap okurken gerekli ortamı bir türlü oluşturamazsın..Bu kitabımın başına da bu geldi .Evdeki pazar sakinliğini fırsat bilip kitabımı bitirdim.Kitap filmi kadar gösterişli olmasa da okumaya değer.Zor ilerleyen yanları da yok değil...
Kitabın arka kapağından alıntı....
Patrick Süskind'in, Almanya'da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan Koku adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çoksatılanların oldukça dışında kalan, toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Romana konu olan olay, 18'inci yüzyılda Fransa'da geçer. Kitabın kahramanı Jean Babtiste Grenouille ise, tüm insancıl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yalnızca kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan bu genç adam, kendi kokusunun olmadığını, bulunduğu yerlerde insanların insan kokusu alamadıklarını anladığı gün dünyasını yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına sanki insanmış izlemini verecek kokular sürünmektedir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde Kafka'da görülebilecek bir insanlık tragedyasının simgesidir.

2 Şubat 2008 Cumartesi

i know what it is to be young...


Hani bir şarkı vardı eskilerden;
'I know what it is to be young,
But you don't know what it is to be old...!'

Bizim yaşlar ilerledikçe anne ve babalarımızın da yaşlanması doğal aslında.Biz hayat koşuşturmalarının içinde yuvarlanırken onlar evlerinde yaşlılığı kabullenmeye çalışıyorlar aslında...Keşke hep genç ve sağlıklı kalsalar.Benim yaş grubumdaki arkadaşlarımın anne ve babalarında hep aynı problem var.İyi olsalar bile bir bahaneyle ağrıyan bir yerlerinden yada tansiyon ve şekerlerinden bahsedip belki de biraz daha fazla ilgi istiyorlar.Aslında hepimiz biliyorum ki onlarla fazlasıyla ilgiliyiz.Bizim 24 saatimiz çok hızlı akarken onlarınki bir o kadar ağır seyrediyor ve düşünüp kendilerini dinleyecek bir sürü vakitleri kalıyor.hatırlatabiliyor.

Yaşlı olmanın ne olduğunu bilmemize gerçekten imkan yok....Neler hissederim, beni yaşlandığımda ne mutlu eder bilemiyorum.Annemi nelerin mutlu edeceğini kestiremediğim gibi...
Şimdi ameliyat sonrasında kısıtlanan aktiviteleri onu çok ama çok mutsuz ediyor.Gelecekle ilgili kaygılarını dindirmek mümkün değil...1 ay içinde daha da toparlanacak belki ama onun bu süre içinde gülümseyen yüzünü görebilmek mucize gibi...

Kızımın ve annemin üst üste gelen sağlık problemleri geçse de beni kafası karışık ve dağınık bir insan haline getirdi.Herşey gibi bu da geçecek ve gülümsemek için yeni bir sebep bulacağım kendime...