30 Ağustos 2007 Perşembe

istanbul


Denizin kokusunu içine çekerken, boğazın muhteşem görüntüsü eşliğinde bir bardak çayını yudumlarsın. İlk kez uzaktasın bana şehrim.Hiçbir şeyin bana keyif vermiyor.Mutluluğu bir yerlerde bırakıp geldim yanına.Ama bana geri verecek olan da sensin belki de.Bir şair istanbul kendine kurban bırakmadan senden ayrılmaz diye yazmıştı.Kurban kavramı bir acıyla örtüşüyorsa,bu şehirde yanan her ışığın mutsuzluk yaratacak sebepleri var bence.Sadece daha iyi yaşanır kılmak için ertelenmiş mutsuzluklar......
Her günü bir teselli ister istanbul un.Karmaşasının arasındaki yaşamlar bugünün kurbanının kendisi olmamasını diler gibi koşturur oradan oraya.Ben koşmaktan yoruldum belki de.Durdum bekliyorum,kaderime razı oldum.
Evime dönene kadar da akıp gideceğim sokaklarında...Acıların ve kederin benden uzakta olmasını dileyerek......

29 Ağustos 2007 Çarşamba

aşka şeytan karışır,hande altaylı

Alsam mı, almasam mı derken alıp 1 günde bitirdiğim bir kitap oldu.Günümüz tek kişilik hayat yaşayan kadınların öyküsü bu.Okumuş,kariyer sahibi olmuş,zamansal aşklar yaşarken hayatı bir kenara bırakan kadınları anlatan bir hikayesi var.Baş kahramanımız Aslı ölen teyzesinin evli sevgilisine aşık olur ve hayatını bu tutkuya sarmalayıp yaşamaya değer kılmaya çalışır.Başarılı olamaz haliyle.Onu hayatından çıkarmaya çalışsa da,dönemsel karşılaşmaları kafasını karıştırmaya yetecektir.Metropol aşkları bugünlerde böyle olsa gerek...
Kolay okunan sizi sıkmayan bir kitap isterseniz okuyun derim...Benim kitap izlenimlerim böyle...
Hepinize iyi haftalar diliyorum...

26 Ağustos 2007 Pazar

pazar yazısı



26/8/2007 - pazar yazısı
Kategori: gunun haberi



İki gündür yağan yağmur ve fırtına kışı hatırlattı bana.İstanbul'luların özlemle beklediği yağmur Kayseri'mize hoşgeldi.Hava temizlendi.O aşırı sıcak ve bıkkınlık hali gitti birden.Dün akşam üstü ana caddenin bir bölümü sel görüntüsüyle sular altında kaldı.Yağmur alan illerimizin belediyeleri bence sınıfta kaldı .Alt yapı çalışmalarının ne kadar yetersiz olduğunu görmüş olduk böylece.
Kızım 3-4 gündür bağ evimizde.Babaannesi ,dedesi ve halasına şımarmakla meşgul eve dönesi de yok gibi.Kendine bir sürü oyuncak aldırmış,prenses edasıyla geziniyor evin içinde.Şehre dönmeye de pek niyeti yok.
Bu arada ben de bloğa pek vakit ayıramıyorum.Yaz aylarındaki aktiflik bilgisayar başına oturma saatlerini kısıtlıyor.Gelecek hafta İstanbul seyahatim var.Okul öncesi kızıma ve kendime moral toplama gezisi olarak adlandırdım bu gidişi.Sonra okuldu bayramdı bir daha şubat tatilinekadar gidemem herhalde.İlkokulun getirdiği zorunluluklar olacak bunlar benim için.1. sınıfa alışmanın zorlğunu arkadaşlardan öğreniyorum.Aslında bu dönem 34 yaşıma kadar geçirdiğim en zor zamanlarım.2008 yılbaşısını dört gözle bekliyorum.Sanki herşey 2008 de güzel olacakmış gibi kendimi o güne şartladım.
Dün benim için yogun bir gündü önce blogcu akadaşım didem in davetine gittim.Onun o tatlı ve sevecen evsahipliği için teşekkür ederim.Daha sonra bir başka arkadaşıma,ordan eve,oradan da bir başka aile davetine katıldım.Gece eve geldiğimde yorgunluktan ölmüştüm.Bugün hiç kıpırdamadan dinlenmeyi hayal ediyorum.
Hepinize bol dinlenmeli bir pazar diliyorum....

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Melis pazartesi gezmesinde...



Televizyon reklamlarına bazen kızıyorum.Sürekli reklamı dönen bu çizgi filme kızımı götürmek farz oldu haliyle...Yaklaşık bir haftadır erteledim ama haftasonu takıntı halinde söylemeye devam edince bugün sinemanın yolunu tuttuk.Bütün kış cumartesi aktivitemiz sinema olduğu için bütün çizgi filmlerden nefret eder haline gelmiştim.Neyseki bu filmi çok sevdim.Sinemaya gidene kadar heyecanlanan kızım yanımıza arkadaşını da alınca bir o kadar mutlu oldu.Mısırlar şekerler alındı bir güzel seyredildi film.Çıkışta hamburgeri nasıl yediler hala hayretler içindeyim.Neyse bu akşam ne yedireceğim derdi de son bulmuş oldu böylece.
Gelelim filmin konusuna........
Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” rekabet dolu, yüksek oktanlı sörf dünyasının perde arkasını anlatan bir animasyon aksiyon-komedi. Filmin esas karakteri olan ergenlik çağındaki Rockhopper türü penguen Cody Maverick ilk profesyonel yarışmasına katılacak, yeni ve yükselmekte olan bir sörfçüdür. Bu deneyimini belgelemek için peşinden ayrılmayan bir kamera ekibiyle birlikte, ‘Büyük Z Surf Yarışması’na katılmak üzere, ailesinden ve Antarktika-Buztanbul şehrindeki evinden Pen Gu Adası’na doğru yola çıkar. Cody seyahati sırasında, sörf manyağı Tavuk Joe ünlü sörf organizatörü Reggie Belafonte , yetenek avcısı Mikey Abromowitz ve şevkli cankurtaran Lani Aliikai’yla tanışır. Hepsi de Cody’nin zaman zaman biraz yanlış yönlere sapan sörf tutkusunu fark ederler. Cody kazanmanın kendisine istediği hayranlık ve saygıyı getireceğini düşünse de, gözden düşmüş eski bir sörfçüyle beklenmedik bir şekilde yüz yüze gelince kendi yolunu bulmaya başlar ve kazanmanın her zaman yarışı birinci sırada bitirmek anlamına gelmediğini keşfeder.
......



Kızımın bu aralar ikinci bir takıntısı da Hepsi grubu....
Dizilerinin başlamasından sonra inanılmaz bir hayranlık beslemeye başladı.Bir de fark ettim ki çevremdeki bütün kız çocukları onlara hayran.6 yaşında ilk kez benden bir müzik cd si almamı istedi ve şarkıları defalarca dinleyip ezberlemeye çalışıyor.Ben de mi anneme böyle yapardım hatırlamıyorum.Sevdiğim şarkıyı bir kaç sefer dinlemeyi severdim aslında.6 yaşında biraz erken başladı bizim kız bu işlere....
Hepinize iyi haftalar diliyorum.........

19 Ağustos 2007 Pazar

pazar yazısı


Bilgisayarım kızımın nette oyun sevdası yüzünden gene virüs saldırısına uğradı ve bozuldu.Formatlamak zorunda kaldık.Haliyle şimdi bir sürü cd yi tekrar yüklemem lazım.Uğraşacağız artık.Bir çok güzel fotoğraf çektiğim halde cd yi tekrar yükleyip resimleri aktarmaya üşendiğim için yayınlayamıyorum.
Yaz miskinliğim ne zaman geçer bilmem artık.Kışın dinamikliğini özledim.Geçen gece arkadaşımın balkomunda hafifçe üşüyen kollarıma sevindim nerdeyse.Üşümeyi özlemişim...Kızım bugün bağ evinde babannesiyle ve dedesiyle beraber.Biz de karı koca kitaplarımızı nescafelerimizi aldık, evin bir köşesinde sükunetin tadını çıkartıyoruz.Yavaş yavaş da özledim fındığımı.Tam bir çelişki yaşıyoruz yani.O varken şu sessiz halin özlemini duyuyoruz 1 saat sonra da ev bomboş geliyor bize.Bakalım kim önce 'gidip alalım şu kızı 'diyecek merak ediyorum.
Hepinize iyi pazarlar diliyorum....

15 Ağustos 2007 Çarşamba

pratik tarifler,ton balıklı salata


Yaz aylarında en güzel yiyecek hafif,bol limonlu bir salata bana göre.Ton balıklı olanı da her zaman favorim.Çeşitli türevlerini yapabilirsiniz.Ben uzun süredir, Knorr un küçük paketlerdeki kırmızı biber ve maydanozlu olan sosunu kullanıyorum.İnanılmaz lezzetli ....sos sevenlere tavsiye ederim.Her tür salatayı lezzetli kılmayı başarıyor.
Malzemeler;
Göbek salata
Yeşil soğan
Maydanoz
Konserve mısır
Ton balığı
Rendelenmiş kaşar
Knorr kırmızı biber ve maydanozlu salata sosu
Yapılışı;
Göbek salatalar elimizle küçük parçalara ayrılır.Maydanoz ve yeşil soğan ince kıyılır ve karıştırılır.Önce yeşillikler daha sonra mısır,ton balığı ve kaşar rendesi sırayla salata tabağına konulur.Sosu da döktükten sonra afiyetle yenilir.....

ve bir kitap yazısı......Baba ve Piç


Tatillerin bana göre en güzel kısmı okumaya vakit ayırabilmek.Sahilde,havuzbaşında ya da odada yatağınıza uzandığınızda, devamını merak edip, elinize tekrar tekrar aldığınız kitabınız gün boyu yanınızda taşınır.Bu tatil rekor kırarak 1 hafta içinde 4 kitap bitirdim.Melis'i yüzme kursuna götürmemin bir ödülü de bu oldu.İyice yüzen kızım, havuz başında geçirdiğim saatlerde kitap okumamı sağlayacak kadar güven verdi bana.

Okuduğum kitaplardan bir tanesi de Elif Şafak'ın kaleme aldığı' Baba ve Piç' tam bir kadınlar romanı. Erkeklerin apansız ve açıklamasız ölüverdiği, geriye hep kadınların kaldığı bir sülaledeki dört kuşak kadının hikâyesi. Cicianne, Gülsüm Nine, dört teyze ve hepsinin arasında büyüyen, annesine “teyze” diyen, öfkeli, delişmen, marjinal ve piç Asya Kazancı. Türkleri tanımak, kendi ailesinin ayak izlerini sürmek için İstanbul’a gelen bir Ermeni-Amerikalı genç kız Armanuş Çakmakçıyan.
Ermeni soykırımına da değinen kitap, dili bana göre olmasa da okunmaya değer.


Gelelim bugüne.......
Sıcak hala devam ediyor.Sabah erkenden atölye çalışmasına gittim.Bir yazdır devam eden,deniz taşlarıyla yaptığım çalışma nerdeyse bitmek üzere.Çerçeveletip onu bekleyen tyerine asmak için sabırsızlanıyorumTabii ki sizlerle paylaşıp alacağım yorumlar da benim için çok önemli.Öğlen 2 ye kadar devam etti çalışmam.Evde annemin olması bir o kadar rahat olmamı sağlıyor.Kızım güvenli ellere emanet ne de olsa.Akşam bağda mangal yakılacağı bütün öğleden sonra dinlendim.Biricik komşumun oğlu Şırnak'a askere gidince biraz sarsıldım onunla beraber.Durmadan ağlıyor çünki.İlk günler kolay değil tabii.İnsanoğluna allah tarafından verilen bir güç her acıya dayanmayı kolaylaştırıyor.Neyseki 5 ay sürecek.Bütün asker annelerine sabırlar diliyorum.....

13 Ağustos 2007 Pazartesi

hayat güzel...


Evettttt.....gerçek hayatla başbaşayım artık. Yaklaşık 4-5 kazan çamaşır,market alışverişi ,yemek yapımı ve kızımla ilgilendikten sonra akşam yemeği hazırlıkları evdekleri doyurma işlemi başladı.Sabah 8.00 da başlayan günüm 21.00 da koltuğa çökmek suretiyle şu an noktalandı.Yorgunum anlayacağınız.....Yukarıdaki karikatür tam da beni anlatıyor fazla söze ne hacet....
Gerçi şimdi yorgunluk atmak amacıyla bir bahçeye arkadaşlarımla okey oynamaya gidiyorum. İşin eğlence kısmını sona sakladım. Her şeye rağmen hayat güzel değil mi?

12 Ağustos 2007 Pazar

döndümmm


İkinci ve son tatilimizde bitti.Melis artık zenci kıvamında bronzlaştı.Bloğumu da ihmal ettim bu yaz....
İnşallah bundan sonra günlük yazılarımla aranızda olacağım....

2 Ağustos 2007 Perşembe

kadının yaratılışı....mitolojik bir öykü...


Kadın olmak zor...Lakin üstesinden kolayca geliyoruz.Yaradılışımızın gereği herhalde...Bu hikaye mitolojide sevdiklerim arasında ve sizlerle paylaşmak istedim...
Hepinize iyi haftalar...

Prometheus'un kurnazlıkla çalarak insanlara verdiği akıl onları şımartınca Zeus o zamana kadar yalnız erkeklerden ibaret olan insan topluluğuna ceza vermek istedi ve onlara kadını gönderdi. Zeus , oldukça başarılı bir usta olan oğlu Hephaistos'tan kadını yaratmasını istedi. Hephaistos babasının isteği üzerine çamuru su ile yoğurdu ve görenleri şaşırtacak güzellikte bir kadın vücudu yarattı.Olympos'ta oturan tanrıçaların en güzeli olan ve kendi karısı olan Aphrodite'in vücudunu model olarak kullanmıştı. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine bir kıvılcım koydu. O zaman heykelin gözleri açıldı. Kolları bacakları kıpırdamaya ve dudakları konuşmaya başladı. Onu süslemek için bütün tanrılar ve tanrıçalar yardım ettiler. Herkes kendisinden ona bir şey armağan etti ve ona Rumca "bütün armağan" anlamına gelen Pndora adını taktılar. Athena ona güzel bir kemer, süslü elbiseler verdi. Letafet perileri Kharites beyaz göğsüne parlak altın gerdanlık taktılar. Aphrodite başına güzellikler saçtı. Güzel saçlı Horalar ilkbahar çiçekleriyle onu süslediler. Hermes Pandora'nın kalbine, hıyanet ve aldatıcı sözler yerleştirdi. Zeus da ona esrarlı bir kutu armağan etti ve ona dediki; Sakın verdiğim kutuyu açma, içindeki iyi şeyler uzaklara kaçar ve onların yerine fenalıklar gelir, seni rahatsız ederler. Bu kutuyu iyi sakla bütün insanların saadeti ve felaketi bu kutunun açılıp açılmamasına bağlıdır. Böyle dedikten sonra baş tanrı ilk kadını yeryüzüne indirdi ve Prometheus'un kardeşi Epimetheus'a gelin olarak gönderdi. Prometheus kardeşine Zeus'dan hiç bir şekilde hediye kabul etmemesini tembih ettiği halde Pandora'nın güzelliğine hayran kalan Epimetheus öğüdü tutmadı ve onunla evlendi. Pandora da tıpkı tüm kadınlar gibi doğuştan meraklı olduğunda dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başladı ve Zeus'un uyarısını unutarak kutuyu açtı. Kutunun içindeki hastalık, keder, ıstırap, yalan, riya gibi insanları rahatsız edecek ve onları felakete sürükleyecek ne kadar kötülük varsa hepsi açılan kutudan kuşlar gibi uçuştular. Pandora hatasını anlayarak biraz sonra kutuyu kapadı ancak kutuya kapatılan kötülüklerin arasında, insanları yaşatacak, teselli edecek "ümit" te vardı. Fakat ümit dışarı çıkamamış kutuda kalmıştı.. Böylece Zeus ilk kadını beraberinde kötülüklerle dolu bir kutuyla yeryüzüne yollayarak insanlardan intikam almıştı.