28 Aralık 2007 Cuma

yılbaşı


Bu sene benim için sıkıntılı bir sene oldu.2008 den o kadar çok beklediğim şeyler var ki...
Mutluluk ve keyif ,
Ailem ve arkadaşlarım için sağlık,
Kızıma okulda,eşime işinde başarı,
10 kilo vermeyi başarmak,
ilk dileklerim arasında....
Sizlerinde bir sürü dileklerinin olduğunu biliyorum...İnşallah hepsi teker teker gerçekleşir ve 2008 bize istediklerimizi verir...





24 Aralık 2007 Pazartesi

Bayram ve pratik rulo börek....



Güzel bir bayramı geride bıraktım.Ailenin sürekli bir arada olabildiği nadir zamanlar oluyor bayramlar.Bize de bunun keyfini çıkarmak kalıyor.Özellikle baba kız normal zamanlarda birlikte çok fazla vakit geçiremediği için ikisi için bayramlar ayrı bir önem kazanıyor.İstanbul'a yılbaşında gideceğim için bu sene evimizde kalmayı tercih ettik.Bir gün Melis'i babaannesine bırakarak güzel bir Kapadokya gezisi yaptık.Havanın buz gibi ve karlı olması dışında keyfimizi bozacak hiçbir şey olmadı.

3. ve 4. günü ise yoğun bir bayram trafiği yaşadık...Geldi geçti bile işte...



Bu aralar hamaratlığım üstümde....Netten sürekli kolay ve pratik ama bir o kadar da lezzetli olabilecek tarifler bulup deniyorum.Her seferinde başarılı olmuyor tabii ki...Lakin bu tarif çok başarılı ve lezzetli olduğu için sizinle paylaşmak istedim...






Malzemeler;

12 adet milföy

200 gr kıyma(veya patatesli yapılacaksa 4 adet patates)

1 orta boy soğan

1 tatlı kaşığı zeytinyağ

biber salçası

1 yumurtanın sarısı

susam


Yapılışı;

Harcı kıymalı veya patatesli kendi zevkinize göre hazırlayabilirsiniz.Peynir tarzı eriyen malzeme kullanılmıyor sadece.....Ben kıymalı yaptım soğanı biraz pembeleştirdikten sonra kıymayı kavurup salça ve baharatlarla tadlandırdım.

12 adet milföyden üste 3 yana 4 sıra dizilerek bir dikdörtgen elde edilir.Rulonun kalın polmasını isterseniz kare de yapabilirsiniz.Bu size kalmış....Yumuşamaya başlayınca bir merdane veya el yardımıyla bu milföyler birleştirilir.Boşluk kalmadan büyük bir dikdörtgen oluşturulur.Hazırladığımız harcı üstüne yayalım ve rulo haline getirelim.Bir poşete koyarak deep-freeze de enaz 1 saat bekletelim.Daha sonra istediğimiz kalınlıkta keselim ve fırın tepsisine dizelim.Üzerine yumurta sarısı ve susam ekleyerek 170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirelim....


Not: Milföyleri misafir sayınıza göre miktar olarak arttırabilirsiniz.Ben çoğunlukla büyükçe bir rulo hazırlıyorum.Yemeklerin yanına istediğim miktarda kesip pişiriyorum.Ani misafirler içinde hem lezzetli hem de görünüşü güzel bir ikram oluyor.


19 Aralık 2007 Çarşamba

kurban bayramı...


Kurban bayramınızı kutluyorum.Aileniz veya sevdiklerinizle hoşça vakit geçirmenizi diliyorum...

18 Aralık 2007 Salı

faydalı bir link...topkapı sarayını gezin dolaşın...


Sol tarafta Topkapı Sarayının planı çıkıyor.Üzerinde gümüş rengi ilebelirtilmiş noktalardan istediginiz yeri tıklıyorsunuz sağ taraftaçıkan görüntüyü keyifle izliyorsunuz. Görüntü 360 derecelik panaromikfotoğraf şeklinde mouse basili tutarak sağa sola istediğiniz hızda hareket ettiriyorsunuz.
Kızımı dolaştırdım...siz de deneyin!

ayrıca Ayasofya müzesi'ni de sanal olarak gezeblirsiniz...

17 Aralık 2007 Pazartesi

melis dağda....ve Boş Oda(vacancy)










Kayseri de kayak mevsimi başladı.Kızımı daha kayağa başlatmadığım için kızak keyfiyle yetinmek zorunda kalıyor.Çocuğunuza kızak kaydırmanın o kadar kolay olduğunu sanmayın.Tepeye kadar bilmem kaç kere çıkacaksınız.Anne yukarıdan bırakacak baba aşağıdan tutacak derken çocuk ne kadar keyif alıyorsa da defalarca yinelenen inme çıkma olayı anne ve babayı yıpratıyor.Bu sebeple en kısa zamanda kızıma kayak öğretmeye başlayacağım.Dağın benim için en güzel tarafı o temiz havayı içime çektikten sonra sucuk ekmek yemek ve üstüne dağ manzarasına karşı güzel bir kahve içmek...Yanında da iyi bir sohbet arkadaşı varsa değmeyin keyfime....

Kızım mutlu ben mutlu derken hava biren tipiye dönmeye başladı ve evimize dönüp geçen gün aldığım filmlerden birini seyretmeye karar verdik.Gerilim filmlerini nedense seviyorum bu aralar.Çayımızı demledik.Güzel bir böreği attım fırına,kızım arkadaşıyla biricik dizisi 'heps1'i seyrederken bizde film keyfi yaptık....Güzel bir pazar geçirdiğimi söyleyebilirim...Çocuklu ailelerin en büyük keyfi de bu olsa gerek...


filmin konusu ise şöyle;

Araları açık bir karı kocanın arabasının gecenin geç bir saatinde gözlerden uzak bir taşra yolunda bozulması akla hayale gelmeyecek bir kabusa yol açar. Çift şeritli ıssız ve karanlık bir otoyolda arabasız kalan David Fox (Luke Wilson) ve yakında boşanacağı eşi Amy (Kate Beckinsale) geceyi tuhaf ama zararsız görünümlü bir adam (Frank Whaley) tarafından işletilen döküntü bir motelde geçirmeye mecbur kalırlar. Son derece kirli ve her yeri dökülen odalarında sürekli didişen çift, gizli bir bölmede, rahatsız edici derecede gerçekçi görünen, ev yapımı işkence filmleri bulurlar. Kanlı mı kanlı bu video filmlerinin o an içinde bulundukları odada çekildiğini anlayınca, David ve Amy aralarındaki sorunları bir kenara bırakıp oradan kaçmak için el ele vermedikleri takdirde sadist film yapımcısının bir sonraki kurbanları olacaklarını anlarlar....

13 Aralık 2007 Perşembe

melis in dişleri.....


Sonunda ,kızımın büyüme belirtisi olarak gördüğü süt dişleri dökülmeye başladı.Dün akşam nasıl büyük bir mutlulukla yanıma koştuğunu anlatamam.Sınıfıdaki arkadaşlarının dişleri dökülmeye başlayınca sürekli kendisininkileri kontrol ediyordu.Bir de baktım arkadan kalıcı dişleri çıkmaya başlamış bile.Bütün büyükler sırayla arandı ve müjdeli haber verildi.Onun coşkusuyla evde bir parti havası esmeye başlandı.Babaanne ,dee ve hala ısrarla davet edildi ve diş pastası kesildi.Bizim evin halleri böyle işte....

Ben de bunun üzerine kendim ve sizin için bu aşamaları internette biraz araştırdım.


Süt dişleri, genellikle 6-7 yaş civarında çıktıkları sırayla ( genellikle önce alt ön kesiciler ) dökülüp yerlerini kalıcı dişlere bırakırlar. Bu dişler, artık çocuğunuzun kalıcı dişleri olduğu için bu dönemde ağız, diş bakımı da daha önem kazanıyor.Yeni bir diş fırçası ve onun seçtiği bir macunla dişlerini nasıl koruyabileceğini tekrar anlatmalı....




Kalıcı dişler 6-7 yaş dolaylarında çıkmaya başlar.18-20 yaş
dolaylarında 4 adet akıl dişlerin çıkmasıyla 32 ye tamamlanır.

1 Orta kesiciler------7 yaş
2 Yan kesiciler-------8 yaş
3 Kaninler-----------10 yaş
4 1. Küçük azılar-----9 yaş
5 2. Küçük azılar----11 yaş
6 1. Büyük azılar----6 yaş
7 2. Büyük azılar---12 yaş
8 3. Büyük azılar---18 yaşından sonra


Tablodaki yaşların yaklaşık rakamlar olduğunu; 1-1,5 yıl önce veya sonra sürmesi gereken dişin vakitsiz sürebileceğini, bazen de gecikmeler olabileceğini unutmayalım.
kaynak.www.hekimim.com

12 Aralık 2007 Çarşamba

kitap yazısı...


Kızım okuma yazmayı öğrendiğinden bu yana dünyası değişti.Her haftasonu kitapçı ziyaretlerimizde daha bilinçli.Kendine uygun kitapları seçerkenki ciddiyetini görmenizi isterdim.Kitapları tek tek inceliyor başlıkları okuyor ve zevk alıp almayacağını düşünüyor.Bizim kitap okuma zamanlarımızda kendi kitabını alarak büyümüş havalarında yanımıza geliyor.Kızım için istediğim en önemli şeylerden biri isteyerek kitap okumasıydı ki bunu aşıladık galiba...

Paul Auster' in yeni romanını çıkar çıkmaz aldım.Hayal gücüne ve romanlardaki kurgusuna hayran kaldığım yazarlardan biri.Bana tavsiye etmek size de okumak düşüyor....

Eski hayat sigortacısı Nathan Glass, yakalandığı hastalıktan ötürü ölüme gün saymaktadır. Karısından boşanmış, emekli olmuş, tek kızından kopmuştur. Bir başına kalmak için, kimsenin kendisini tanımadığı Brooklyn'e gelir. Bir süre sonra nicedir kayıp olan yeğeni Tom Wood'la karşılaşır. Tom'un çalıştığı kitabevinin sahibi Harry Brightman da, kaderin Brooklyn'e sürüklediklerindendir. Tom ve Harry aracılığıyla dünyası genişleyen Nathan yepyeni dostlar edinir. Giderek başkalarının acıları ve yaşam savaşları kendi umarsızlığına ağır basacaktır... Günümüz Amerikan edebiyatının en seçkin yazarlarından Paul Auster'ın yeni romanı Brooklyn Çılgınlıkları, hiç kuşkusuz, en içten, en coşkulu kitabı. Üç kişinin Brooklyn'de kesişen yaşam çizgilerini ustalıkla ören roman, sıradan insan yaşamının görkem ve gizemlerine unutulmaz bir övgü. (Tanıtım Yazısından)

11 Aralık 2007 Salı

Karayip Korsanları 3 ve pratik etimek tatlısı


Haftaya harala gürele başladık.Koşuşturmacalar bitmiyor.

Dün akşam eşimle,Karayip Korsanları 3 'ü seyrettik.Karayip Korsanları’nın maceraperest kaptanı Sparrow'u canlandıran Johnny Depp'in yaramaz çocuk tarzındaki oyunculuğunu seviyorum.Bu tarz filmlerin sayıları çoğaldıkça ilkinden aldığım tadı alamıyorum nedense.Gene de klasik bir Pazartesi akşamı için güzel bir film.Bizim gibi okullu çocuğu olan aileler için sinema bir hayal olduğu için yeni çıkan DVD lerle yetinmek zorunda kalıyoruz.Evde seyretmek daha keyifli geliyor hatta....Neyse filmin 3.serisini merak edenler seyretsinler...



Malzemeler;

1 paket tuzsuz etimek

1 paket krem şanti

1 paket crem o'le vanilyalı

1 paket çilekli jöle

muz

süt

şerbet için,

1 bardak şeker

1 bardak su
1 tatlı kaşığı limon suyu


Hazırlanışı;

şeker bir teflon tencereye konulur.Yüksek ateşe konulur şekerler eriyip karamelleşmeye başlayınca üzerine sıcak su velimon suyu konulur.Bir taşım kaynatılır.Bir borcama dizdiğimiz etimeklerin üzerine kepçe yardımıyla yavaş yavaş etimeklerin üzerine dökülür.


Jöle tarife uygun yapılır.Borcamımızla aynı ebattaki bir başka borcama ıslatıldıktan sonra dökülür soğumaya bırakılır.


Crem o'le ve krem şanti 500 ml sütle beraberce karıştırılır.Islanan etimeklerin üzerine dökülür.

Meyva parçaları üzerine dizilir.Son olarak jöle dikkatlice üzerine yerleştirilir.


Buzdolabında 2 saat bekletildikten sonra servis edilir.

10 Aralık 2007 Pazartesi

çocuklarda öksürük

Kızım hastalanıp öksürdüğünde hep huzursuzlanırım.Kış aylarnı annelere kabusa dönüştüren birşeydir bu. İlaç verirsin geçmez,bitkisel karışımlar denersin geçmez.Her annenin böyle karışımları vardır aslında...Ben de sizin için Çocuklarda öksürük ve bunun sebeplerini araştırdım.Hepinize iyi haftalar....

Çocuklarda Öksürük

Çocuk öksürüğü aileleri en çok rahatsız eden hastalık belirtilerinden biridir. Çocuğu yorar, aileyi üzer ve uykuları böler.Ancak çocukta öksürüğe sebep olan birçok hastalık çok ciddi değil, sadece can sıkıcıdır.Öksürük sadece ciğerleri bakteriler, virüsler ve birtakım yabancı cisimlerin zararlı etkilerinden koruyan bir savunma mekanizmasıdır.
Öksürüğün sebebi nedir?

Normal koşullarda burundan başlayarak akciğerlere kadar uzanan solunum yolunun üst tabakası toz, bakteri, virüs ve diğer yabancı cisimleri yakalayan ince bir mukus tabakası ile kaplıdır. Çocuklarda yaklaşık olarak günde 0,5 litre mukus yapılır.Cilia adı verilen çok küçük tüy gibi yapılar bu mukusu korumaya çalışır ve solunum yollarına giren yabancı içeriği küçük süpürgeler gibi hareket ederek dışarıya atar.Çocukta solunum yolu enfeksiyonu başladığında ciliaların bu doğal temizleme hareketleri ortadan kalkar.Solunum yolları da kendisini etkileyecek yabancı cisimlerden korunmak için daha da kalın bir mukus tabakası oluşturmaya başlar.İşte öksürük ciliaların hareketlerinin bozulduğu bu ortamda solunum yollarının temizliğini sağlamak için ortaya çıkar.Ciliaların hareketlerini yeniden düzenleyebilmek için enfeksiyon geçtikten haftalar sonrasına kadar çocukta öksürük sürebilir.Öksürüğün sebebini bulmak bazı durumlarda zor olabilmektedir. Çocuklar çoğunlukla hastalık belirtilerini anlatamazlar, bazen muayene ile de bir şey bulunamaz ve bu durumlarda akciğer fonksiyon testleri gibi bir takım laboratuvar testleri yapmak gerekebilir. Aileden alınacak küçük bilgiler ısrarlı öksürüklerin sebebinin bulunmasında yardımcı olacaktır.Örneğin sürekli sigara dumanına maruz kalma, evdeki toz ve akarlar gibi allerjen maddeler, evcil hayvanlar bu türlü ısrarcı öksürüklerin sebebi olabilir.Öksürükle birlikte sarı,yeşil burun akıntısı, baş ve boğaz ağrısı, nefesin kötü kokması da varsa genellikle sinüzit düşünülür.Solunum yollarına çekirdek, fındık vs. yabancı cisim kaçması sonucu da öksürük ortaya çıkabilir.Astım, soğuk algınlığı, sigara dumanı da muhtemel öksürük sebeplerindendir.Öksürük sesi bazen tanıda yardımcı olur. Kısa, kuru ve hırıltılı öksürük astım, bronşit veya zatürrede ortaya çıkar.Balgamlı öksürükler ise genellikle üst solunum yolu enfeksiyonları ile oluşur.Boğmaca ve krup ta da kendine özgü öksürük sesi vardır. Soğuk algınlığında veya sinüzitlerde öksürük genellikle yatarken ( mukus sürekli boğaz gerisine akmaktadır) artar.Çocuk sabah kalktığında şiddetli öksürerek ve bazen de kusarak bu mukusu temizlemeye çalışır. Israrcı öksürükler ise bronşit, zatürre veya astımda görülür, pzisyonla ilgisi yoktur, gece veya gündüz oluşabilir, egzersizle artar.Çığlık atmak, bağırmak veya gülmek ile şiddetli bir öksürük atağı oluşabilir.Bebeklik yaşlarında zatürre ve bronşiolit hastalıkları oldukça ciddi hastalıklardır. 1 yaşın altındaki bebeklerde havayolları henüz çok küçüktür. Bazı virüsler bu küçük hava tüpleri (bronşioller) in zarar görmesine sebep olurlar.Aldıkları hava yetersiz gelmeye başlar, nefes almakta güçlük çekerler ve acil müdahaleye gereksini duyarlar. Astım uzun süreli öksürüklerde en çok görülen sebeplerden biridir. Genellikle öksürük dışında başka belirti yoktur.Dinlemekle göğüste tipik solunum sesleri duyulur.Ne yapmalıyız ?Öncelikle evde kesinlikle sigara içmemelidir. sigara dumanı ciliaların hareketlerini felce uğrettığı gibi mukus salınımını da arttırır.İkinci önlemimiz ise mukus salgısını inceltmek ve irritasyonu yumuşatmak için çocuğumuza bol su veya benzer sıvılar içirmek olmalıdır. Üçüncü önlemimizde havayı nemlendirici cihazlar kullanmak olabilir.

Ne zaman endişelenmeliyim, çocuğumu mutlaka doktora göstermeliyim ?
Çocuğunuz 3 aylıktan küçük 38 derece üzeri ateşli ve öksürüğü varsa
Çocuğunuzun öksürük nöbetleri ile birlikteaşağıdakilerden biri de varsa:
Nefes almakta güçlük,
Nefes alıp verirken hırıldama
Dudaklarında veya tırnaklarında morarma
Ağlarken veya konuşurken nefes kesilmesi
Nefes alıp verirken göğüsünde gözle görülebilen çökmeler
Katılmalar, öksürük esnasında 15 sn den fazla süren nefessiz kalmalar.
Nefes alma esnasında ses gelmesi
Bebeğiniz öksürük nedeniyle ememiyor veya biberonla beslenemiyorsa.(öncelikle burnunun tıkalı olup olmadığını kontrol edin)
Bebeğiniz öksürük aralarında rahatlıkla emebiliyor veya biberonla beslenebiliyorsa
Çocuğunuzda öksürükle birlikte hızlı soluk alıp verme varsa:
2 aydan küçük bebeklerde dakikada 60 solunumdan fazla ise
2-12 aylık arası dakikada 50 solunumdan fazla ise
1-5 yaş arası dakikada 40 solunumdan fazla ise
Öksüren çocuğunuzda dehidratasyon (vücutta aşırı su kaybı) belirtileri varsa
Öksüren çocuğunuzun yüzü korkulu ve endişeli bir hal aldı ise
Öksüren çocuğunuz öksürük aralarında da göğüs ağrısı çekiyorsa
Öksürük solunum yoluna yabancı cisim kaçması ile oluştu ise
Öksüren çocukta verilen ilaçlara rağmen ateş düşmüyorsa
Öksürükle kan tükürüyorsa
Çocuğunuz çok hasta görünüyor ve siz onun bu durumundan aşırı endişeleniyorsanız.

7 Aralık 2007 Cuma

www.cocuklacocuk.com

Çocuklacocuk ekibi arkadaşlarım beni bugün duygulandırdı.Uzun zamandır kıskandığım binbir çeşit kitap ayraçlarından 'en beğendiğimi' bana doğum günü hediyesi olarak verdiler.İnsan beklemediği zamanlarda istediği bir hediyeye sahip olunca nasıl da sevinirmiş böyle...İnce arkadaşlarım benim....Blog oluşturmaya onların sayesinde başladım.Şimdi onlar işi daha da ilerleterek kendi sitelerini,çocuklacocuk'u oluşturdular. Harika şeyler yapıyorlar .Çocuklar için binbir çeşit oyuncak ve etkinlik onların içten yazı diliyle birleşince daha da güzelleşiyor.Ziyaret etmenizi öneriyorum....

cuma....

Kışın getirdiği evcimenlik hepinizin üzerine yansımıştır.Kızım okula gitmeden akşam yemeklerini dışarıda yemek çok hoşuma giderdi.Eşim eve çıkmadan ana kız hazırlanır beraber dışarıya bir yerlere gider ,yemeklerimizi yer,paylaşacak anı birirktirirdik.Şimdi ise bir saatten sonra ders çalıştırmanın bıkkınlığından mıdır nedir dışarı adım atasım olmuyor.Geçen sene blogla ilgilenirken gece 22.00 gibi bilgisayarın başına geçerdim.Keyifle yazılarımı yazar,arkadaşlarımın bloglarını üşenmeden ziyaret ederdim.Sabah 7.00 da kalkınca akşam 10.30 demeden uykuya yenik düşüyorum.
Bu üşengeçliğime bir son vereyim derken gene hastalandım ve gribin o ezici yorgun bitap halleriyle başbaşa kaldım.İki gündür Ankara'da olan eşimde evde olmayınca gerçekten bu şehirden sıkıldığımı hissettim.Gündüzleri hasta hasta bunalmamak için kendimi dışarlara atsam da kış geceleri yalnız oturmaktan hiç zevk almadığımı anladım.Kumandayı ele geçiren eşime kızıp durduğum televizyonu bile seyretmedim.Onla didişerek bişeyleri yapmak daha keyifliymiş:)))
Neyse o bugün dönüyor.Haftasonu başlıyor.Hepsi mutluluk verici benim için...

Bugün gene eskilerden kalma bir tarif yayınlayacağım.Çok pratik ama bununla beraber inanılmaz lezzetli bir tarif.
Ben 3 kişi olduğumuz için miktarları az tuttum.Siz ev hanesine göre çoğaltabilirsiniz.Fırın makarnada un tadını sevmediğim için deneme yanılma yöntemiyle bulduğum tariflerden bir tanesi.Ben fırın yemeklerimin hepsinde yağlı kağıt kullanıyorum .Hem temizlik hem de yapışmaması açısından kullanışlı oluyor....

Fırında kolay makarna...



Malzemeler;

Yarım paket spagetti makara

Yarım paket Labne peynir

2 yumurta

2 tatlı kaşığı zeytinyağ

tereyağ

yarım bardak yoğurt

isteğe bağlı baharatlar

Hazırlanışı;

Makarnalar haşlanır ve süzülür.Diğer tarafta tereyağ harici bütün malzemeler karıştırılır.Süzülüp soğuyan makarna ile karıştırılır.Bir borcama bu karışım dökülür. Tereyağlar azar azar üzerine küçük parçalar halinde konulur.Bu sizin ne kadar kalori veya lezzet istediğinize bağlı olarak değişir.170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirilir.Sonra afiyetle yenir.

5 Aralık 2007 Çarşamba

cheesecake...







Uzun zaman önce çocuklaçocuk ekibi arkadaşlarım için hazırladığım cheseecake i şimdi yayınlıyorum.Tamamiyle Dr Oetker ürünü aslında...Denemek isteyip de olur mu acaba diyenler için fotoğrafladım.Ben beğendim...

Tarif paketin arkasına yazıyor!...
Arkadaşım aynısını yapacağını söyleyince birden yayınlamadığım aklıma geldi.Daha once yayınladığım kolay cheesecake tarifimi de deneyebilirsiniz.

Blog için fotoğrafladığım ve yayınlamadığım bir sürü fotoğraf birikti.Kelimeleri ir araya toplayabilirsem hepsini yayınlayacağım.


Bu arada Melis'den hastalık ilk olarak bana geçti....Mandalina ,portakal kafi gelmedi anlayacağınız.

Okul hayatımız 2-3 haftadır daha da kolaylaştı.Melis okuma-yazmayı benim sihirli biraz da kararlı değneğimle öğrendikten sonra tabii...Öğretmenin de hakkını yememek lazım:))))

Gelecek sene 1.sınıfa gidecek çocuğu olan annelere vakitlerini iyi geçirmelerini öneririm zira bu iş gerçekten zormuş....

Artık işin keyifli kısmına geçtik.Onun seviyesinde kitapları okuyup,okumasını hızlandırmaya çalışıyoruz.



Bu da dolaplardan kendi kendine bulup taktığı tülbentle kendini çok güzel hissettiği anlardan birinin fotğrafı....

3 Aralık 2007 Pazartesi

mandalina,portakal......

Melis gene grip oldu.Kayserinin soğuk havasında tenefüslerde bahçede oynamanın cezası oldu bize....Cuma günü hafiften başladı nezlesi.Cumartesi günü kalktığında her zamanki burun tıkanıklığı diye fazla önemsememiştim.Kahvaltıdan sonra org kursuna gittik .Çıkışta arkadaşlarıyla sinemaya götürdüm.Sinema da hafif hafif ateşi çıkmaya başladı.Sinema çıkışı Mc donald's yediriphemen eve getirmeyi planlarken yiyemeyeceğini söyleyince gerçekten hasta olduğunu anladım. Eve gelirken doktora uğradık. ilaçlarını alıp,içirdikten sonra hemen yatırdım.Neyseki fazla ağırlaşmadan dirilmiş kalktı.Cumartesi gecemiz Melis'in sızlanmalarını dinlemekle geçti.Bu aşamada evin annesi konumunda vitamin ihtiyacımızı gidermek için mandalina portakal ne varsa sıkmaya başladım.Hepimize birer bardak karışık meyva suyu hazırladım.Evde bir kişi hastalandığında otomatik olarak birer gün arayla hepimiz hastalanırız. İnşallah bu sefer bana ve eşime geçmezde geri gelen enerjimizi kaybetmeyiz.

30 Kasım 2007 Cuma

Soğuk bir güne uyandım.....

Soğuk bir güne uyandım bugün.Kayseri soğuk yüzünü gösteriyor bana.Her taraf buz tutmuş ne kadar kendimi iyi hissettirmeye çalışsamda başaramıyorum.Bir kaç haber dinleyeyim diye televizyonu açtım daha da kötü oldum.Isparta uçaı düşmüş ve kurtulan olmamış.Sürekli seyahat halinde olduğum için beni çok etkiledi bu haber.Oldum olası sevmem zaten uçakları.İnsanoğluyuz ama! Birkaç gün sonra bu haberleri unutup gene de biniyoruz, küçük şirketlerin kötü kötü uçaklarına....Bir seferinde Onur air'in bir uçağında iniş sırasında kulak zarlarım patlayacaktı...Ona bile razı oluyor insan sağlıklı bir şekilde inmek için yere....Uçakta yakınları bulunanlara allahtan sabır diliyorum...

Hayat her daim devam ediyor.Fotoğrafladığım bu çalışma yazdan beri yayınlanmayı bekliyor aslında.Fotoğraflarını güzel çekemediğim için yayınlamakta kararsızdım lakin uzaktaki arkadaşlarımla paylaşmak adına bugün resimleri bloğa yükledim.Benim sabır taşlarım onlar.Bütün yaz , kısa bir sürede bitebilecekken elimde süründü.İç sıkıntımın bir sembolü oldu benim için.Sabretmeyi hatırlatacak bana her zaman...

Kızım şimdi sağlıklı....Mutluluğum hayatın günlük sıkıntılarına yenik düşmüyor,her daim gülümsüyorum.Mutluyum çünki insan bu tip sıkıntılardan geçerken çevresindeki insanları daha iyi tanıyabiliyor.Şimdiye kadar kurduğum arkadaşlıkların ne kadar doğru olduğunu,ailenin ne kadar önemli olduğunu,ciddi bir sağlık problemi olmadığı sürece küçük mutsuzlukların ne kadar önemsiz olduğunu anladım.Daha da büyüdüm,daha da sarıldım arkadaşlarıma ve aileme....Şimdi sadece bu taşlarda kaldı geçirdiğim o günler.O da beni oluşturduğu için her gün bakabileceğim bir yerde asılı kalıp hatırlatacak bana mutlu olmam gerektiğini....

Bloğumla ilgilenemediğimin farkındayım.Bana yorum gönderen arkadaşlara bile cevap yazamadım.Yoğun geçiyor günler.Bir bilgisayarım ,bir modemim bozuldu derken benim de blog modum düştü.Bundan sonra inşallah bir sorun çıkmaz ve günlük yazılarıma devam edebilirim...



Bu çalışmada deniz taşları,pasta rölyef ve akrelik boya kullandım.Taşları ahşap tutkalıyla yapıştırıp aralarını derz dolguyla doldurdum.Geriye akrelik boyayla boyamak kaldı.Çalışmayı sunta üzerine yaptım.Böylece taşların yapışması daha kolay ve sağlam oldu.
Hepinize iyi haftasonları diliyorum...

21 Kasım 2007 Çarşamba

YAŞ 35

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; ,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu. ,
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

Cahit Sıtkı Tarancı

13 Kasım 2007 Salı

sakin bir gün ve ayva marmeladı....



Kışın evde oturup miskinlik yapmaya bayılırım.Aylardan beri ilk defa bugün fırsat bulup evde sadece kendime ait vakit geçirdim.
Sabah kızımı okula gönderdikten sonra 12 ye kadar süren deliksiz bir uyku...ardından gazetem ve kahvem eşliğinde bir kahvaltı.Sadece cd den gelen hoş bir müzik eşlik etti bana...

Uzun zamandır bitirmeye çalıştığım kitabımı tamamlamanın verdiği mutluluğu yaşarken bir de baktım saat 16.00 a yaklaşıyor.Kızımın gelmesine 5 dakika kalmış.Keyif saatlerimin çoğunu uykuda harcamışım.Çok uyumanın verdiği enerjiyi üzerimde hissettim bir an.Kendimi anne hissettirecek bir şey yapmaya karar verdim.

Bilgisayarı açtım ve tarif aramaya başladım.Bir blogda ayva marmelatı tarifi gördüm ve hemen yapmaya başladım.Kolay bir tarifti ve bütün malzemeler elimde vardı.Ben de çok severim ayva marmelatını...

Malzemeler

5 adet ayva

1 adet elma

16 yemek kaşığı şeker

1 çay bardağı su

bir tane tarçın(çubuk tarçın)

azu edilirse 2 tane karanfil(ben tadını sevmediğim için karanfil kullanmadım.)

Yapılışı

Ayvalar ve elma rendelenir.Tencereye konulur.Ayva çekirdeleri ise renk vermesi için ayıklanarak konulur.Miktarı siz belirleyin.Ben 2 ayvanın çekirdeklerini koydum.Üzerine şeker ve çubuk tarçın konulur.Son olarak suyu ilave edelim ve yaklaşık 1.5 saat kısık ateşte kaynatalım.Suyu azaldıkça yarım çay bardağı daha kaynar su ilavesiyle altının yapışmasını önleyelim.


Evi saran o müthiş kokuyu size anlatamam...Marmelat kokusu bana küçüklük günlerimi anımsattı.Annemin yaptığı marmelatlara benzemese de kokusuyla beni mutlu etmesi herşeye değdi...

8 Kasım 2007 Perşembe

Yaş 35 e yaklaşınca sorgulamalarımı artırdım hayata dair.Bir nehir misali akıp gidiyor hayat ve ben onu durduramaz hale geldim.Şimdiye kadar hayatımla ilgili birçok seçimim oldu.Herbiri gerçek dönemeçlerdi benim için...Hiçbirinden vazgeçemezmişim gibi üzerime yapıştırdım.Hep korkuyorum bu düşüncelerimden...Beni mutsuzluğa sevkediyor sebepsizceymiş gibi.Özlemlerimi daha ne kadar bir kenara atarım bilemiyorum.Akan nehirde giderken karşımıza çıkan büyük taşlar sadece bir anlık duraksamalar yaratıyor.Geriye dönmek mümkün olmadığına göre akıntıya boyun eğmeden hayatı özümseyerek ağır aksak ilerlemeli nehirde...Bir gün denize ulaşacağımızı hayal etmeyi bırakmadan tabii ki....

6 Kasım 2007 Salı

...........

Sonunda Kasım ayı geldi.Kasım'ın soğuk yüzü beni her zaman mutlu etmiştir.Yağmurlu karanlık havalar,kendimle başbaşa kalacak ortamı hazırlar bana...
Geçtiğimiz 2 ay benim için çok hızlıydı.Kaldıramayacağı yükler gibi geldi omzuma.Kafamı toparlama fırsatını daha yeni buluyorum.Sanki bütün yük benim üzerimdeymiş gibi geliyor.Eve döndükten sonra okul koşuşturmaları,biraz olsun unutturmuş bana yaşadıklarımı...Şimdi şimdi bazen sahneler aklıma geliyor ve gözlerimin dolmasına engel olamıyorum.Bugün kızımın doğum günü....
Allah onu bana bir hediye olarak gönderdi ve her gün bu hediye için ona şükrediyorum.Bir çocuğun kaldıramayacağını düşündüğüm şeyleri kolaylıkla atlatmayı başardı.Onun o güçlü hali beni daha da şevklendiriyor.Ona sarıldığım her dakikanın kıymetini biliyorum artık....
Biricik kızım sana mutlu yıllar diliyorum...

25 Ekim 2007 Perşembe

Yükseklik Korkusu (Vertigo)


Paul Auster'e hayranlığım gün geçtikte artıyor.Can Yayınlarından çıkan kitaplarıyla tanışmanızı isterim.Hele hele şu günlerde babanne,anneanne anılarıyla dolup taşan raflar arasında gözünüze ilişip alınası kitapları var.'Ölmeden önce okumanız gereken 1001 kitap” listesine giren altı kitabı ise şunlar;
moon palace (ay sarayı)
mr. vertigo (vertigo)
the book of illusions (yanılsamalar kitabı)
the music of chance (şans müziği)
the new york trilogy (new york üçlemesi: cam kent, hayaletler, kilitli oda)
timbuktu
Gelelim 'Yükseklik Korkusu'na....
Kitabı elime alır almaz yeni bir dünyanın içine girdim sanki.Saint Louis in arka sokaklarında yetişen Walt,kendisine sahip çıkan bir macarla,Yehuda ustayla tanıştıktan sonra hayatı değişir.Usta onu çeşitli aşamalardan geçirdikten sonra,ona,boşlukta durabilmeyi,hatta uçabilmeyi öğretecektir...
Hadi kendiniz için bir iyilik yapın ve kitap alın!

24 Ekim 2007 Çarşamba

çilekli rulo pasta...10 dak. da hazır...


Kızımın ameliyatı sonrası dostlar geçmiş olsun demek için geliyorlar.Bana da onlar için pratik bir şeyler yapmak düşüyor.Biliyorsunuz bütün tariflerim hem lezzetli olmalı hem de hazırlanası 10 dak. yı bulmamalı.Bu tarifi de internette dolanırken görmüştüm.Tam bana göre dedim ve denedim....
Görünüşü, lezzeti kadar güzel oldu.Tarifi elinizdeki malzemelere göre çikolatalı veya çilekli yapabilirsiniz.
Malzemeler
2 paket çilekli rulo pasta(pankek)
1 paket vanilyalı crem o'le
1 paket krem şanti
5oo ml süt
çikolata parçaları ve hindistan cevizi
Yapılışı
Kelepçeli bir kalıbın altına yağlı kağıt yuvarlak şekilde serilir.Altına ve kenarlarına ince dilimler haline getirdiğimiz rulo pasta dizilir.500ml soğuk sütle crem ole ve krem şanti çırpılır ve katı bir krema elde edilir.Bu karışımın içine istediğinz malzemeler konulur.Ben çikolata parçaları koydum.Küçük küçük kesilmiş ve kağıt havluyla suyu alınmış meyva parçaları da koyabilirsiniz.Bu karışımı pastanın ortasına yayalım.Üstünü de kalan dilimlerle kapatıp hidistan ceviziyle süsleyelim.En az 2 saat dolapta bekletip, servis tabağına alalım....

23 Ekim 2007 Salı

ilk sınav ve istek üzerine formalı bir fotoğraf:)))


Dün ilk sınavımızı olduk.Kendi kendime kızmadım değil.Haftasonu bir baktım değerlendirme sınavı yapılacak kağıttaki hiçbirşeyi bimiyor.Yeni başladığımız org kursu dönüşü Mc donald's ziyaretimizle ağzına bir parmak bal çaldım ve eve gelip çalıştırmaya başladım.Biraz zorladım onu galiba...İsteksiz değil ama evde onun dikkatini toplayıp çalışmasını sağlamak biraz uzun sürüyor.Uykusu geliyor ,başı ağrıyor.Öğreniyor,bir süre sonra tekrar sorduğumda unutmuş oluyor....Eşim haklı aslında.Daha okula başlayalı 1 o gün olmuş çocuğa yüklenmenin anlamı yok:((
Talat,Lale,Ela ve Ata artık evimizin vazgeçilmez konukları:)))) Bütün cümleler bu 4 isimle başlıyor.Bizim zamanımızın Ali ve Ayşe'si gitmiş anlayacağınız...Ben de kızımla tekrar okuma yazma öğreniyorum aslında.Eğik el yazısını bilmezdim mesela:)))
Dün bütün gün heyecanla bekledim eve gelmesini...Soruyorum nasıl geçti diye merakla...
-Kızım nasıl geçti sınavın?
-Bilmiyorum anne.
-Kızım nasıl bilmiyorsun?Öğretmenin hangi kelimeleri sordu?
-Bilmiyorum dedim ya anne!
-Biraz düşünsen.
-Hangisini yanlış yaptın kızım?
-Lale'yi olabilir....
-Ne yazdın lale yerine.
-Hımmmm...galiba Lalt yazdım.
-Başka
-'Alt alta' yı da yanlış yazmış olabilirim.
-Olsun kızım bu ilk sınavın.(ama bu arada bütün haftasonu çalıştığı şeyleri yapamamasına sinirlenmişim çaktırmıyorum.Süper müşfik bir görüntüm var.)
İşte böyle ...
Şimdi okula gidip bir bakacağım.Bu okuma yazma işi zormuş arkadaşlar...

16 Ekim 2007 Salı




Malzemeler1 Su Bardağı Pudra Şekeri

Vanilya

1/2 lt Süt (2 su bardağı)

2 Adet Yumurta

2 Adet Yumurta Sarısı

1/2 Su Bardağı Toz Şeker

Tuz
Yapılışı
Pudra şekerini kalın tabanlı bir tencerede, kısık ateşte, hiç karıştırmadan eritin.Karamel rengi alınca fırına dayanıklı 6 küçük kabın içine bölüştürün. Karamelin kabın dibine rahatça yayılması için mümkünse kapları fırında boş olarak biraz ısıtın.Sütü ılıtın. Ilık sütü vanilya, yumurta yumurta sarıları, şeker ve bir tutam tuz ile şeker tamamen eriyene kadar karıştırın.Sütlü karışımı karameli koyduğunuz kaplara bölüştürün.(Karışımın çok sıvı olması biraz tedirgin ediyor ama pişince katılaşıyor, merak etmeyin) Kapları fırın tepsisinin içine koyun ve tepsiyi alttan ikinci rafa yerleştirin. Tepsiyi tamamen sıcak su ile doldurun. 175° ısıtılmış fırında 50 dakika pişirin.Buzdolabında en az 7-8 saat dinlendirdikten sonra kalıbın kenarlarını bıçak yardımıyla gevşetip, tabağa ters olarak çıkarın ve servis yapın.


Krem karamel i oldum olası çok severim. Pastalara oranla daha az kalorili olduğu için rejim gunlerim için bu tarifi seçtim. Artık her şey kolay krem karamelin de hazır olanları çıktı. Ben denedim tarif kadar olmasa da lezzetli....

11 Ekim 2007 Perşembe

bayram

Hepinize Şeker gibi bir bayram diliyorum!

8 Ekim 2007 Pazartesi

önüm arkam sağım solum sobe.....

Dizi&187.sayfa....
Uzun zamandır sobelere yanıt vemiyordum.Dostum ilerigeri beni sobelemiş.Onu kırmak olmaz dedim başladım yazmaya....






Fazla TV seyreden biri değilim.Belirli takıntılı dizilerim vardır ama.Gününü ve saatini bilir televiyonun karşısına geçer keyfini çıkartırım.
Fanatik bir Nip-Tuck izleyicisiyim.Yeni sezonunu dört gözle bekliyorum.Pazar gecelerimin değişmezleri arasındadır.Her bölümün sonunda, çikolata yemişim de ağzımda harika bir tad kalmış hissiyle uyumaya giderim.
Cnbc-e dizilerinden '24' de sevdiklerim arasında...
Türk dizilerden ise Bıçak Sırtı'na yeni başladım.Konusu ve oyuncular beni içine çekti.Sevdiğim fakat cuma akşamı olamasından dolayı düzenli takip edemediğim 'Hatırla Sevgili 'yi de unutmamam gerekiyor.Vakit buldukça kaçırdığım bölümleri You tube dan seyrediyorum.Şİmdiden 2 bölüm birikti....


Kitap 177 sayfa olduğu için size 87.sayfadan alıntı yapacağım.....
-Bal gibi de biliyorum.
-Matmazel,insan annesi ile babası arasındaki münasebetin esas mahiyetini hiçbir zaman bilemez.Hadiseleri ancak şahit olduğumuz kadarıyla takdir ederiz.Halbuki bütün arıza daha biz doğmadan yaşanmış tecrübeden kaynaklanıyor olabilir.

Bu kitabı elime aldıktan sonra babannelerin,büyük teyzelerin ağzından yaşanmışlıkları okumaktan sıkıldığımı fark ettim.Öylesine okunacak bir kitap...

Ben de çocuklacocuk arkadaşlarımı 'dizi sobesiyle' sobeliyorum....

6 Ekim 2007 Cumartesi

gizem

Dünya'nın En Gizemli 11 Nesnesi
İnsanoğlu her ne kadar uzaya çıksa da bundan binlerce yıl öncesine ait bazı nesnelerin üzerindeki esrar perdesi hala aralanamıyor. İngiliz bilim ve teknoloji dergisi Focus ,son sayısında bugünün teknolojisiyle bile üretilmesi zor olan gizemli nesnelerden bazılarını tanıttı... Çok ilgimi çeken bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim
.

Geleceği gören harita
Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.

2000 yıllık pil

Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından 1938'de Irak'ın başkenti Bağdat'ın yakınlarında bulunan 2 bin yıllık pil, bilim adamlarını şaşkına düşürdü. Konig, 13 santimetre boyundaki toprak bir kabın içine monte edilmiş bir bakır silindir, onun etrafındaki demir çubuk ve testinin ağzını kapatan asfalttan oluşan bu nesneyi 'dünyanın en eski pili' olarak tanımladı. Pilin 2 volt enerji ürettiği saptanırken, 1800'lü yularda modern pili icat eden Alessandro Volta adlı İtalyan kontunun da şöhretine gölge düştü.

Antik çağ bilgisayarı
1900 yılında Girit açıklarındaki bir batıkta araştırma yapan bilim adamları ilginç bir cisme rastladı. Tahta bir muhafazanın içine yerleştirilmiş bir dizi bronz dişliden oluşan bu garip nesnenin kasası, yüzeye çıkarıldığı anda dağıldı ve cihazın içindeki karmaşık yapı ortaya çıktı. Yapılan çalışmaların ardındn,buaygıtn Ay, Güneş ve diğer gezegenlerin konumlarını hesaplamak ve istendiği anda bunların pozisyonlarına yönelik tahminlerde bulunmak için geliştirildiği anlaşıldı.
Kristal kuru kafa
Maya dönemine ait 1000 yıllık bu kristal kuru kafa, tek bir blok kristal üzerine oyma olarak yapılmış. Nasıl yapıldığı hala anlaşılamayan kuru kafanın altından tutulan ışık, doğrudan göz çukurundan yansıyor. Bu teknolojinin bugün bile mümkün olmadığı söyleniyor.
Generalin kemer tokası
M.S. 300'lü yıllarda ölen Çinli general Çou Çou'nun mezarında 1956 yılında bulunan kemerin tokası, yüzde 85 oranında alüminyumdan yapılmış. Ama doğada sadece bileşik olarak bulunan alimünyumun diğer maddelerden ayrıştırılarak tek bir madde olarak kullanılabilmesi ilk kez 19. yüzyılda mümkün olmuştu.
1000 yılda yapılan kent
Pasifik Okyanusu'ndaki Mikronezya adası yakınlarına kurulu antik Nan Madol kentinin inşası, M.Ö 200'de başladı ve 1000 yıl sürdü. 250 milyon tonluk dev bazalt bloklar kullanılarak yapılan bu kent, 100 yapay adayı kanallarla birbirine bağlıyor. Bu kadar bazaltın bölgeye nasıl getirildiği ise hala sır.
Uzaylılar için iniş pisti
Peru'nun Pampa sahilindeki 450 kilometrekarelik alan üzerine çizili motifler, M.O. 300 üe M.S. 600 arasındaki dönemi kapsayan hayvan ve bitki şekillerini resmediyor. Nazca medeniyeti tarafından yapıldığı düşünülen bu garip motiflerin, uzaylılar için bir iniş pisti vazifesi gördüğü öne sürülüyor.
Concorde'un atası
M.Ö 200'de yapıldığı sanılan bu nesne, 1898 yılında Mısır'da bir lahitte bulundu. Ancak gerçek uçaklar icat edilene kadar ne olduğu konusunda kimse bir fikir beyan edememişti. 1972'de akeolo Hali Mesia bunn bir model uçak olduğunu, mükemmel bir aerodinamiğinin bulunduğunu ve kanatlarının Concorde'u andırdığını iddia etti


Kayaya gömülü çekiç
Tahta sap ve demir tokmaktan oluşan bu çekiç, 1936'da Teksas'ta 400-500 milyon yıllık bir kayanın içine gömülü olarak bulundu. Modern bir aletin tarih öncesi bir kaya kütlesinin içine nasıl girdiği bir yana, çekiçte kullanılan demirin günümüz demirlerinden bile saf olması bilim adamlarını hayrete düşürdü.
Harçsız taş set
Peru'nun Cusco bölgesindeki bir İnka kalesinin etrafını 360 metre boyunca zikzak yaparak saran 9 metrelik setlerin yapımında, tanesi 300 tona varan kireçtaşı blokları kullanılmış. Ancak hiç harç kullanılmamasına rağmen bu kayalar, arasına bıçak bile sokulamayacak kadar mükemmel yerleştirilmiş


4 Ekim 2007 Perşembe

ilk ödev

Melis ödevini yapıp bitirince heveslenip kendi çekmiş fotoğrafını:))) Bu ilk ödevlerimizden biri olduğundan önemli bizim için.Eğik yazı sandığımdan da zormuş.İnanın yukarıdaki 'O' ları ben bile layığıyla yapamıyorum.
Bunun yanı sıra o küçük ellere kalemi verip masaya oturtup çalışma düzenine sokmak da ayrı bir mesele.Zaten okuldan 4 de geliyor.Biraz dinlenip verilen ödevleri yapması 2 saatini alıyor.Yanlış anlamayın çok ödevi olduğundan değil.Şu yukarıda gördüğünüz kağıdı yapması 1.5 saatimizi alıyor.Hep 1.sınıf zor diyorlardı.Şimdi sebebini anladım:)))
Geçen gün bütün uğraşmama rağmen çalışmak istemedi.İftar saatine kadar biraz dinlenmek için eve erken gelen eşim onu masaya oturtmayı başardı.Onları baba kız ders çalışırken görmek nasıl hoşuma gitti anlatamam.Bu iş kızımın da hoşuna gitti aslında.Ben düzgün yapmadığı zamanlar uyarıp tekrar tekrar yazdırdığım için benimle çalışmaktan zevk almıyor.
Şimdi okulda...Geçirdiğimiz günleri düşününce okula hemen adapte olması bile yeterli...

2 Ekim 2007 Salı

birtanem gülüyor ve mücver böreği........

Canımın içi okula başladı.Arkadaşlarına kavuşunca üzerindeki aksilik gidiverdi ve gülümsemelere başladı....

Mücver böreğini sık yaparım.Kabak hem benim hem de kızımın sevdiği bir sebze...Her zamanki kek tarifimi kendime göre uyarlayıp küçük fırın tepsisinde sık sık yapıyorum.Özellikle kabak dolması yaptığım zamanlar içini buzdolabı poşetlerinde saklıyorum ve zamanı gelince mücver böreğimi yapıyorum.

Gelelim tarife...

Malzemeler;

2 yumurta

2 çay bardağı(aida büyük olan çay bardağı) yoğurt

1 çay bardağı zeytinyağ

2 rendelenmiş kabak(eğer kabak dolmasından artacaksa 4 kabak içi)

2 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir.

1 paket kabartma tozu

3 çay bardağı un

tuz,dereotu ve baharatlar isteğe bağlı konulabilir.


Yapılışı;

malzemeleri sırasına göre bir kapta karıştralım.Kabakları rendeledikten sonra bir müdet bekleyip suyunu salınca iyice sıkıp karışıma ondan sonra ekleyelim.

Yağlı kağıdı fırın tepsisine yayıp üzerine karışımımızı dökelim.

Üzerine 1 tane yumurtanın sarısını elimizle yayarak sürelim.Çörek otu veya susamla süsleyip 170 derece fırında üzeri kızarana kadar pişirelim.

Herkese afiyet olsun.






30 Eylül 2007 Pazar

pazar sohbeti





Sonunda bir hafta daha bitti.İyileşen kızımı evde tutmayı başaramıyorum artık.Sürekli sıkıldım deyip sızlanıyor.

Bu hafta bütün annelerin eylül başı yaptığı alışverişleri yapmaya çalıştım .Okulda forma ve eşofman bedenleri kalmadığı için zorlandım biraz.Büyük beden bir eteği terzide kızıma yeniden yaptırdım.Okul eşofmanına benzeyen eşofmanlar aradım.Bu arada öğretmenimizden sürekli neler yaptıklarını takip edip evde kızıma uygulatmaya çalıştım.Küçücük ellerin kaleme alışması ne kadar da zormuş. Böylece anneliğimin yanı sıra kızımın' ilk öğretmeni' de oldum.

Sonunda yarın okula başlıyoruz.İlk hafta sadece öğlen tatiline kadar gideceğiz.Enfeksiyon tehlikemiz biraz olsun azaldı.Bu hafta okuma yazmanın ilk adımlarına geçecekleri için okula gitmesi önemli..Cuma günü çekilen rontgeninde düzelme olduğu içi doktoruyla beraber bu kararı aldık.Öğretmenlik işi beni bu kısımda zorlayacaktı çünki.

Ameliyat sonrası bende de arızalar çıktı haliyle.Sol omzum kas spazmı geçirdi ve kitlendi.Doktor 5 günlük iğne ve 2 haftalık fizik tedavi önerdi.Fizik tedaviyi bayram sonrasına erteleme kararı aldım.İğneler biraz olsun rahatlattı beni....

Yapacağım her şeyi bayram sonrasına atıyorum.İnşallah her geçen gün benim için daha iyi olacak ve bu günlerimi unutturacak....

Hepinize iyi pazarlar....

22 Eylül 2007 Cumartesi

eve mutlu döndük....


Evimize mutlu döndük.Melis eskisi gibi koşturuyor,bense onun tekrar gülümsemesi şerefine şımartmalarıma devam ediyorum...
Dikişlerimiz sorunsuz bir şekilde kaynadı.Bir tek gribal enfeksiyona karşı dikkatli olmamız söyleniyor.1 saatlik kısa geziler,parkta yürüyüşler şeklinde dışarı çıkıyoruz.Okula daha başlayamadık.Ne yalan söyleyeyim,ne kızım ne de ben daha okul moduna geçemedik.Şimdilik onun iyi olmasının keyfini sürüyoruz.Pazartesinden itibaren bu gevşekliğimizi bir kenara bırakıp,okul konusuna el atmayı düşünüyorum:))))
Şimdilik bizden haberler bu kadar.Evimi özlemişim....

14 Eylül 2007 Cuma

yağmuru beklerken..........


Karanlık bir havaya uyandım bu sabah.Balkona çıktığımda erik ağacının sanki heyecanla yağmuru beklediğini hissettim.İki küçük serçe birbirine bitişmiş,karınlarını şişirmiş üşümemek için direnir gibi dalda duruyorlardı öylece...

Kafamda binbir sıkıntıyla geçen koskoca bir yazdan sonra bu sonbahar halleri beni mutlu etmeye yetti.Kalbimin oralarda bir yumruyla yaşadığım sıcak günleri bir daha hatırlamak istemiyorum.

Melis hızla iyileşiyor.İyileştikçe evde oturamıyor.Cevahir'e gideceğim,Metrocity'e gideceğim diye ağlayıp duruyor.6 yaşında bir çocuğu bu süreçte evde tutmak zor haliyle. Eve hijyen sebebiyle misafir de alamadığımız için sıkılmaları hiç bitmiyor.Gelecek hafta çarşamba gününe kadar dayanabilmesini bekliyoruz.Ondan sonra Kayseri'ye evimize döneceğiz.

Bu sene ilkokul 1. sınıfa başlayacak.Şimdiden 1 hafta geri kaldık.Hiç tanımadığı öğretmenini anlatıyorum ona şimdilik.Ben de görmediğim için nasıl anlattığımı siz düşünün.Biricik arkadaşım Fulya ile çocuklarımız gene aynı sınıfa düştüğü için ondan duyduklarımla yetiniyoruz.Her şeyin geçtiği gibi bu günlerde geçecek ve bıraktığımız yerden hayata devam edeceğiz.

Yağmuru beklerken,annemin demlediği çayın kokusu burnumda,yepyeni bir güne gülümseyerek başlıyorum.Mutluluk hep bizimle olsun.........

12 Eylül 2007 Çarşamba

zamanla..........

Yeni bir haftaya yeni bir başlangıçla başladım.
Biricik kızım Melis ağır bir ameliyat sonrası sağlığına kavuştu ve yüzüm gülmeye başladı.Bundan sonra benden hüzünlü yazılar beklemeyin........
Yaklaşık 1 hafta hastanede kaldıktan sonra dün evimize geldik.Kızım artık eskisinden daha da sağlıklı hayata devam edecek.Cadılıklarına başladı bile. 2-3 hafta süren bir ev hapsi durumumuz başladı şimdi de...Onu nasıl evde tutmayı başaracağımı bilmiyorum.
Ameliyat öncesi ve sonrası bana bir omuz kadar yakın, lakin uzakta olup arayan tüm dostlarıma teşekkür ederim.Böyle zamanlarda insan ne kadar sevildiğini anlayabiliyor.
Yüreğimin bir kısmını ameliyat günü hastanede bir yerlerde bıraktım.Bu kısım ;lüzumsuz laflara ,sözlere ,manasız şeylere üzülen kısmımydı kalbimin.Allahın da bir bildiği vardır ki beni bu yaşta çocuğumla ilgili bir konuda sınadı....
Düzelmem zaman alacak.........
Herşeyin geçtiği gibi bu da geçecek ve ben her gün biraz daha gülümseyerek hayata ve bloğa devam edeceğim...

30 Ağustos 2007 Perşembe

istanbul


Denizin kokusunu içine çekerken, boğazın muhteşem görüntüsü eşliğinde bir bardak çayını yudumlarsın. İlk kez uzaktasın bana şehrim.Hiçbir şeyin bana keyif vermiyor.Mutluluğu bir yerlerde bırakıp geldim yanına.Ama bana geri verecek olan da sensin belki de.Bir şair istanbul kendine kurban bırakmadan senden ayrılmaz diye yazmıştı.Kurban kavramı bir acıyla örtüşüyorsa,bu şehirde yanan her ışığın mutsuzluk yaratacak sebepleri var bence.Sadece daha iyi yaşanır kılmak için ertelenmiş mutsuzluklar......
Her günü bir teselli ister istanbul un.Karmaşasının arasındaki yaşamlar bugünün kurbanının kendisi olmamasını diler gibi koşturur oradan oraya.Ben koşmaktan yoruldum belki de.Durdum bekliyorum,kaderime razı oldum.
Evime dönene kadar da akıp gideceğim sokaklarında...Acıların ve kederin benden uzakta olmasını dileyerek......

29 Ağustos 2007 Çarşamba

aşka şeytan karışır,hande altaylı

Alsam mı, almasam mı derken alıp 1 günde bitirdiğim bir kitap oldu.Günümüz tek kişilik hayat yaşayan kadınların öyküsü bu.Okumuş,kariyer sahibi olmuş,zamansal aşklar yaşarken hayatı bir kenara bırakan kadınları anlatan bir hikayesi var.Baş kahramanımız Aslı ölen teyzesinin evli sevgilisine aşık olur ve hayatını bu tutkuya sarmalayıp yaşamaya değer kılmaya çalışır.Başarılı olamaz haliyle.Onu hayatından çıkarmaya çalışsa da,dönemsel karşılaşmaları kafasını karıştırmaya yetecektir.Metropol aşkları bugünlerde böyle olsa gerek...
Kolay okunan sizi sıkmayan bir kitap isterseniz okuyun derim...Benim kitap izlenimlerim böyle...
Hepinize iyi haftalar diliyorum...

26 Ağustos 2007 Pazar

pazar yazısı



26/8/2007 - pazar yazısı
Kategori: gunun haberi



İki gündür yağan yağmur ve fırtına kışı hatırlattı bana.İstanbul'luların özlemle beklediği yağmur Kayseri'mize hoşgeldi.Hava temizlendi.O aşırı sıcak ve bıkkınlık hali gitti birden.Dün akşam üstü ana caddenin bir bölümü sel görüntüsüyle sular altında kaldı.Yağmur alan illerimizin belediyeleri bence sınıfta kaldı .Alt yapı çalışmalarının ne kadar yetersiz olduğunu görmüş olduk böylece.
Kızım 3-4 gündür bağ evimizde.Babaannesi ,dedesi ve halasına şımarmakla meşgul eve dönesi de yok gibi.Kendine bir sürü oyuncak aldırmış,prenses edasıyla geziniyor evin içinde.Şehre dönmeye de pek niyeti yok.
Bu arada ben de bloğa pek vakit ayıramıyorum.Yaz aylarındaki aktiflik bilgisayar başına oturma saatlerini kısıtlıyor.Gelecek hafta İstanbul seyahatim var.Okul öncesi kızıma ve kendime moral toplama gezisi olarak adlandırdım bu gidişi.Sonra okuldu bayramdı bir daha şubat tatilinekadar gidemem herhalde.İlkokulun getirdiği zorunluluklar olacak bunlar benim için.1. sınıfa alışmanın zorlğunu arkadaşlardan öğreniyorum.Aslında bu dönem 34 yaşıma kadar geçirdiğim en zor zamanlarım.2008 yılbaşısını dört gözle bekliyorum.Sanki herşey 2008 de güzel olacakmış gibi kendimi o güne şartladım.
Dün benim için yogun bir gündü önce blogcu akadaşım didem in davetine gittim.Onun o tatlı ve sevecen evsahipliği için teşekkür ederim.Daha sonra bir başka arkadaşıma,ordan eve,oradan da bir başka aile davetine katıldım.Gece eve geldiğimde yorgunluktan ölmüştüm.Bugün hiç kıpırdamadan dinlenmeyi hayal ediyorum.
Hepinize bol dinlenmeli bir pazar diliyorum....

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Melis pazartesi gezmesinde...



Televizyon reklamlarına bazen kızıyorum.Sürekli reklamı dönen bu çizgi filme kızımı götürmek farz oldu haliyle...Yaklaşık bir haftadır erteledim ama haftasonu takıntı halinde söylemeye devam edince bugün sinemanın yolunu tuttuk.Bütün kış cumartesi aktivitemiz sinema olduğu için bütün çizgi filmlerden nefret eder haline gelmiştim.Neyseki bu filmi çok sevdim.Sinemaya gidene kadar heyecanlanan kızım yanımıza arkadaşını da alınca bir o kadar mutlu oldu.Mısırlar şekerler alındı bir güzel seyredildi film.Çıkışta hamburgeri nasıl yediler hala hayretler içindeyim.Neyse bu akşam ne yedireceğim derdi de son bulmuş oldu böylece.
Gelelim filmin konusuna........
Surf’s Up/Neşeli Dalgalar” rekabet dolu, yüksek oktanlı sörf dünyasının perde arkasını anlatan bir animasyon aksiyon-komedi. Filmin esas karakteri olan ergenlik çağındaki Rockhopper türü penguen Cody Maverick ilk profesyonel yarışmasına katılacak, yeni ve yükselmekte olan bir sörfçüdür. Bu deneyimini belgelemek için peşinden ayrılmayan bir kamera ekibiyle birlikte, ‘Büyük Z Surf Yarışması’na katılmak üzere, ailesinden ve Antarktika-Buztanbul şehrindeki evinden Pen Gu Adası’na doğru yola çıkar. Cody seyahati sırasında, sörf manyağı Tavuk Joe ünlü sörf organizatörü Reggie Belafonte , yetenek avcısı Mikey Abromowitz ve şevkli cankurtaran Lani Aliikai’yla tanışır. Hepsi de Cody’nin zaman zaman biraz yanlış yönlere sapan sörf tutkusunu fark ederler. Cody kazanmanın kendisine istediği hayranlık ve saygıyı getireceğini düşünse de, gözden düşmüş eski bir sörfçüyle beklenmedik bir şekilde yüz yüze gelince kendi yolunu bulmaya başlar ve kazanmanın her zaman yarışı birinci sırada bitirmek anlamına gelmediğini keşfeder.
......



Kızımın bu aralar ikinci bir takıntısı da Hepsi grubu....
Dizilerinin başlamasından sonra inanılmaz bir hayranlık beslemeye başladı.Bir de fark ettim ki çevremdeki bütün kız çocukları onlara hayran.6 yaşında ilk kez benden bir müzik cd si almamı istedi ve şarkıları defalarca dinleyip ezberlemeye çalışıyor.Ben de mi anneme böyle yapardım hatırlamıyorum.Sevdiğim şarkıyı bir kaç sefer dinlemeyi severdim aslında.6 yaşında biraz erken başladı bizim kız bu işlere....
Hepinize iyi haftalar diliyorum.........