3 Haziran 2007 Pazar

Pazar yazısı ve bir zamanlar İstanbul...

Hepinize iyi pazarlar!
Yazın bu ilk günlerinde,evde oturasımız gelmiyor. Caddeler,sokaklar gezmeye çıkmış insanlarla dolu. Kışın rehavetini üzerimizden attık nihayet. Özellikle yeşil alanlar,deniz kenarları ve buralarda içilen bir çay, mutluluk kaynağı olmaya yetiyor.Bir de çarpık kentleşme olmasa;yeşil alanlara ve parklara daha çok yer verilmiş olsa,uzaklara gitmeden çocuğumuzu açık havada gezdirme şansımız olurdu.Yukarıda nostaljik İstanbul kartpostalları var.Bir de şimdiki halini düşünün. Boğazın etrafında bina yapılmamış açıklık kalmadı neredeyse...
Görüntü ve ses kirliliği aldı başını gidiyor. Mesela Mecidiyeköy'de kızım için bir tane bile oyun parkı bulamadım. En yakın park için en az 20 dak. arabayla gitmek gerekiyor.
Kayseri'nin en sevdiğim yanlarından biri de yeşil alanların fazlalığı.Herkesin evinin yakınında bir park var.Kızımın ilk bebeklik yılları açık havada oynayarak geçti.İstanbul'a gittiğimiz zaman bu tip yerleri gözlerimiz daha çok arıyor.Ben de sakinliğe alıştım mı nedir?Kayseri'nin en sevdiğim mevsimini yaşıyor olmamdan kaynaklanıyor bu tabiii.Gene de deniz kokusunu özlüyorum.Özlemler hiç bitiyor anlayacağınız.
Bugün,eşimin mezun olduğu,kızımın da şu an okuduğu okulun 40. yıl şenlikleri var. Bütün dostlar bir arada olacağız.Melis bir haftadır bugünü hayal ediyor.Sizler de eminim aileniz ve dostlarınızla beraber güzel bir gün geçirirsiniz.....

Hiç yorum yok: